İşte Galatasaray Beşiktaş maçının yazar yorumları!
Yayınlanma:
Galatasaray Beşiktaş derbisinin yankıları sürüyor.Yazarlar maçı nasıl yorumları kim ne dedi merak ediyorasanız detaylar haberimizde..
Galatasaray Beşiktaş derbisinin yankıları sürüyor.Yazarlar maçı nasıl yorumları kim ne dedi merak ediyorasanız detaylar haberimizde..
ŞAMPİ... - Serdar Ali ÇELİKLER
ŞAMPİ... - Serdar Ali ÇELİKLER
Beşiktaş için, 7 yıl aranın ardından yeniden “ŞAMPİYON” diyebilmemiz için bana göre sadece 1 maç kaldı. Haftaya Osmanlı’yı yenerlerse şampiyon olurlar. Dünkü maçın tek bir özeti vardı:
Sosa’nın 3 net şutu kaçırdığı pozisyonlar dışında, yeterince üretme fırsatı bulamayan Beşiktaş, bir an; sadece bir an için konsantrasyonunu kaybeden G.Saray savunmasını delebildi ve golü buldu. Sahaya atlayan GERİZEKALI olmasa belki de o konsantrasyon kaybı da olmayacaktı. Beşiktaş eğer ŞAMPİ kelimesine Y-O ve N harflerini de ekleyecekse bunun aslan payı Sosa Oğuzhan ve Gomez’e borçlu olacak. Dün de sakin kalan, gerilmeyen Beşiktaşlılar bu üçlü idi. Özellikle Oğuzhan, herkesin kilitlendiği anda müthiş ara pası ile Cenk’i gördü ve golün asisti geldi. 76’daki gole kadar Siyah-Beyazlılar’ın Sosa’nın 3 auta giden şutu ile bir Atiba’nın karambol vuruşu vardı. Buna karşın ilk yarıda oldukça agresif ve istekli olan G.Saray ise durum 0-0 iken ilk devrede Yasin ve 2. yarıda da Emre Çolak ile 2 iyi pozisyon buldu. Maçın ilk yarısında Beşiktaş’ı sindiren, oyunu domine eden taraf olan G.Saray sezon boyu kendisini mahveden kondisyon problemine çare bulamadı. 65’ten sonra G.Saray’da hal kalmıyor. Dün de özellikle ilk yarıdaki büyük tempodan sonra düşmeleri de normaldi.
Organize olamayan, kondisyonu olmayan, kalitesi tartışmalı olan G.Saray, her şeye rağmen azimle ve oyuncuların karakter koymasıyla oyunda tutundu.
Ama 0-0 iken 2 pozisyondan birini gol yapamadığı için kaybetti. Bu sonuç ile Beşiktaş yüzde 99 şampiyon oldu; G.Saray da ligde 5.’lik ihtimalini 0’a düşürdü.
F.Bahçe açısından bugünkü Başakşehir maçı da bu sonucun ardından daha da zorlaştı
ŞENOL GÜNEŞ
Cenk’i alıp 4-4-2’ye dönmesi de, stresli takımını 2. yarıya sakin başlatması da çok önemliydi.
WES-POLDİ
Kalitelerinin yanına yaklaşabilen yok. Ama ikisi de bi-tik-ler. Olabilir, bitiklik de futbolda var. Ama her maçta kavga çıkarmak nedir? Çeneleri hiç mi yorulmaz?
BEŞİKTAŞ ÇOK ŞEY KAZANDI - İbrahim YILDIZ
Umutların, rüyaların gerçekleşmesi için 90 dakikaya sığdırılmış, müthiş bir gala gecesiydi. Kırmızı halıyı adım adım, dimdik ayakta bitiren Beşiktaş oldu.
Büyük güne tanıklık etmek en az taraftarlar kadar heyecan vericiydi. Bir maçtan çok daha önemi olan bir mücadele içeriyordu dün oynanan karşılaşma. Şampiyonluğa kafa yoranlar, bahis oynamayı sevenler ya da gönüllerinden geçeni dillendirenler için tarihi bir akşamdı.
Galatasaray, gücünün yettiğince onurlu bir savaşım verdi. Avrupa macerasına devam edebilmek için önemli bir fırsatı ele geçirebilmeyi amaçlıyorlardı. Ne yazık ki, çabaları yetmedi.
Beklentilerin aksine G.Saray oyuna çok iyi başladı. Seyircisinin büyük desteği takımı ateşleyince, temposu, mücadelesi ve heyecanı yüksek bir maç izledik. İlk 45 dakikanın tartışmasız üstünü Sarı-Kırmızılılar’dı. 3-4 net denilecek pozisyon yakaladılar. Daha çok koştular. Açık futbollarını, ofansif taktikle birleştirerek Beşiktaş yarı alanında, hatta ceza sahasında oynadılar. Aceleci ve telaşlı davranmaları, istedikleri golü bulmalarına engel oldu. Takım olarak yardımlaşmayı ve ayağa oynamayı ilke edinmişlerdi. Beşiktaş’a oranla daha hazırdılar. Mental olarak ve fizik gücü yüksek olan G.Saray’dı. Sahanın her alanında özellikle önde pres yaptılar. Bu pres ve canlı oyun Beşiktaş’ın oyun kurmasına engel oldu.
Siyah-Beyazlılar daha çok soldan bindirme yapmayı denedi. Zaman zaman sertlikler yaşandı. Oyuncuların kazanma arzusu bu istem dışı hareketlerin yaşanmasında önemli rol oynadı. G.Saray’ın bu denli hırslı, komple ve sert oyunu Beşiktaş’ı şaşırttı. Aslında sadece Beşiktaş’ı değil, tüm izleyenleri şaşırtan bir oyun anlayışı idi. Şampiyon adayı, sert ve diri bir takımla karşılaşınca resmen bocaladı. Sinirli ortam dengelerini bozdu. Presten kurtulup, klasik pas trafiğini gerçekleştirmek yerine, tek toplarla rakip alana çıkmak istediler. Oğuzhan arkadaşlarına oranla daha sakin ve ayağa top yapmayı denedi. Fakat, oyunda kalmak isteyen G.Saray, top kapmada daha üstündü.
İkinci yarı oyunda dengeler değişti. Beşiktaş, durgun oyununu hızlandırınca pozisyon bulmada zorlanmadı. Sosa, 12 dakika içinde 3 net gol vuruşunu değerlendiremedi. Ardından Atiba ve Tosic’in şutlarını kornere gönderen Muslera, dün öne çıkan isimlerin başındaydı.
G.Saray orta alanında yer alan oyuncuların yorulması, Beşiktaş’ın topla oynama oranlarını yükseltti. İlk yarının aksine bir görünüm sahaya yansıyınca, atak yoğunluğu ve pozisyon çokluğu Siyah-Beyazlılar’a geçti. Nöbetçi golcü olarak dikkat çeken Cenk, oyuna girer girmez Gomez’e çok şık bir pas gönderdi. Gomez’in ağlara gönderdiği top belki de şampiyonluğun habercisi olan goldü.
BEŞİKTAŞ HAK ETTi
İlk yarı bocaladılar. Maçı bırakmadılar. Sonuna kadar mücadele ettiler. Takım disiplini, yardımlaşma ve arkadaşlık kazanmalarında büyük rol oynadı.
SNEİJDER BİTMİŞ
Galatasaray’ın çok şey beklediği yıldızı oyuncusu, hakemle konuşmaktan başka bir şey yapmadı. Oyunda hiç yoktu.
BAYRAKLAR ASILSIN - Ali GÜLTİKEN
Derbi maçlar doğası gereği her zaman zordur. Ve favorisini çok net ortaya koymak da kolay değildir. Fakat dün akşamki maç böyle bir maç değildi. Beşiktaş, bu haftaya gelişi itibarıyla her alanda G.Saray’ın açık ara önündeydi. Bu maçta da aynılarını tekrar etmesi bekleniyordu. Maçın içerisinde de herhangi bir sürprize de yer vermedi.
Maçın genel istatistiklerinde G.Saray, topa sahip olma oranı olarak daha önde. Pas yüzdesinde ve başarılı paslarda da keza aynı şekilde. Maçı izlemeyen birisi, oyunu bu yüzdelerle okumaya kalkarsa büyük hataya düşer. Çünkü G.Saray, topa sahip olduğu anların büyük bölümünde pasları yana ve geriye oynadı. Ön tarafa hücuma dönük kullanma cesaretini göstermedi. Bunda haksız da sayılmaz. Dinamik, fizik gücü yüksek, ikili mücadelelerde daha çok ayakta kalan ve çabuk çıkan Beşiktaş’a karşı bunu yapmak mecburiyetindeydi. En azından maçın Beşiktaş adına hızını kesip gol yemeden süreyi uzatmasını kendi avantajını gördü. Buna rağmen Beşiktaş’ın gole kadar çok etkili pozisyonları vardı. Atiba, Sosa ve Olcay’la yakalanan çok net fırsatlar var. Yani zenginlik açısından Beşiktaş, topa G.Saray’a oranla daha az sahip olsa da oyunun içerisinde topa sahip olduğu çok daha etkili oldu. Çünkü bu takımın ezberinde, hafızasında tek şey var: “Topu kazandığın anda en kısa sürede rakip kaleye giderim ve pozisyonu zorlarım.” Bütün sezon olduğu gibi dün akşam da Beşiktaş bunları müthiş bir etkinlikle gerçekleştirdi. Muslera’yı G.Saray kalesinden çıkarsak skorun ne olacağını söylememize gerek yok.
Beşiktaş’ın en etkili olduğu anlar rakibin topa sahip olduğu anlar... Bu sezon yapılan baskıyla kapılan toplarla gelen onlarca gol var. Dün akşam da zafere giden gol bunun bir örneği oldu. G.Saray’ın atağa çıkarken Donk’un ayağından kaptırdığı topla iş başına geçen Oğuzhan-Cenk ve Gomez müthiş bir organizasyonla maçı çözdüler. Önemli olan zaten bu ilk golü bulabilmekti. Beşiktaş bunu daha önce de bulabilirdi ama bu maç için böyle oldu. Golden sonra zaten fizik gücü yeterli olmayan, Beşiktaş’a karşı maçı çevirebileceğine inancı olmayan bir G.Saray’ın yaptıkları da sonucu olmayan küçük çırpınışlardı.
Beşiktaş, bu maç öncesine kadar bağıra bağıra geldi. Kendi değerlerini, kendi takım olgusunu, sistemini, kalitesini, yıldızlarını ve kazanma iradesini defalarca ve defalarca sahanın çimlerine yazdı. G.Saray maçı her ne kadar derbi niteliği taşısa da defalarca ortaya koyduğu bu kalitelerin tekrarından ibaret oldu.
Zaten söylenmek istenenleri Beşiktaş’ın teknik ekibi ve oyuncuları söyledi. Fazla söze gerek yok: Bayraklar asılsın
VAZGEÇMEMEK
Doğal olarak maçın baskısı ve gerginliği final vuruşlarında oyuncuları etkilese de her pozisyondan sonra tekrar denemekten vazgeçmeyen iradeleri kutluyorum
CENK VE GÖKHAN
Gökhan ve Cenk değişikliği zamanlama olarak çok doğru bir anda geldi. Zor zamanların iş başındaki golcüsü Cenk Tosun bu sefer gol kadar değerli bir asistle bu maçın altına imzasını attı
Mehmet Demirkol
Mehmet Demirkol
Galatasaray’ın bu sezonki en bütün oyunlarından biriyle başladı oyun. 45 dakika yüzde 150’yle oynadı Galatasaray. Kağıt üzerinde Sneijder, Selçuk, Emre üçlüsü Beşiktaş’ın orta sahası için fazla yumuşak duruyordu. Ancak özellikle Sabri’nin önden verdiği destekle Galatasaray diri ve birbirine yakın kaldı. Beşiktaş’ı geri ittiler.
Bunu söylerken bu durumun Beşiktaş’ın çok da istemediği bir şey olmadığını söylemek lazım. Onlar da Galatasaray’ın özellikle orta sahada kaptıracağı toplarda problemli savunmasının arkasına gitmeyi amaçlıyordu. Beklemedikleri, Galatasaray’ın orta sahada kendi standardının çok altında top kaybıyla oynayıp iyi geri dönemeleriydi.İstedikleri şansları, istedikleri sıklıkta bulamadılar. Galatasaray da 7. dakikada Yasin’in savunmanın arkasına sarkarak Muslera’yla karşı karşıya kaldıkları pozisyon dışında sadece uzaktan Poldi şutlarıyla Tolga’yı yoklayabildiler.
Faydasız Donk!
İkinci yarının başıyla birlikte enerjisinin tamamını harcayan Galatasaray’ın takım boyu uzadı ve Sosa Türkiye’ye geldiğinden bu yana en kötü son vuruş performansını sergilemeye başladı. 47-58 arasında 3 net gol kaçırdı Arjantinli. Beşiktaş hızla Galatasaray orta sahasını geçmeye başlamıştı. Ve temel plan işliyordu. Ancak Fenerbahçe’nin Arena’da yaşadığına benzer bir durum yaşanırsa bir puan kaybı olabilirdi. Riekerink’in Sinan hamlesi, 74’te genç oyuncunun Emre’yi savunma arkasına kaçırması bir kez işe yaradı. Donk’un orta sahayı ele almak için sahaya sürülüşü ise fayda sağlamadı.
Yılın en iyi yedeği
Öte yandan geçen haftaki olağanüstü oyunundan sonra Q7’nin sahada yokları oynayışına Cenk’i oyuna sürerek müdahale edişi Şenol Güneş’in doğru hamlesi oldu. Çünkü Cenk o sezonu yaşıyor. Her seferinde oyuna katkısı var. Ve özgüveni zirve yapmış durumda. Yılın en iyi yedeğine sahip olmak da şampiyonluğun olmazsa olmaz gerekliliklerinden. Ve Güneş de bunu biliyor. Gomez’e attırdığı gol, paniğin artık baş göstermeye başlayabileceği dakikada bir soğukkanlılık gösterisiydi.
Beşiktaş eğer şampiyon olacaksa en çok bu yüzden olacak. Geçtiğimiz 3 yılda bu olmadığı için kaybetmişlerdi. Ve bu senenin en büyük farkı da bu. Bunun tek istisnası 14’de Tosic’in sarı kart gördüğü pozisyondu. Fazlası da gelebilirdi. Ve bunu kimseye anlatamazdı. Şanslıydı.
Spor