Van’ın deprem gerçeği konuşuldu

Van’ın deprem gerçeği konuşuldu
Van’ın yıllardır değişmeyen tek gerçeği olan deprem bir kez daha konuşuldu. Hala 2011 yılındaki depremin izlerini maddi ve manevi olarak taşıyan kentte yeni depremler gündemden hiç düşmezken Kanal M-Şehrivan Gazetesi yayınında deprem sadece bir yönüyle değil, tüm yönleriyle ele alındı.

Emre Karaduman ve Ömer Aytaç Aykaç’ın Kanal M ve Şehrivan Gazetesi ortak yayını ile gerçekleştirilen “Deprem Özel” programı Van YYÜ Eski Rektörü Peyami Battal, Van YYÜ Doktor Öğretim Üyesi ve Rektörlük Özel Kalem Müdürü Ali Kılıçer, AFAD Eski İl Müdürü Cafer Giyik ve İnşaat Mühendisi Faruk Görünüş katılımıyla gerçekleşti. Düzenlenen Programda Van, Depremler, Mevcut yapıların durumu, güçlendirilmiş binalar, İnşaat kalitesi, kriz yönetimi gibi önemli sorular kendi dalında önemli bilgilere sahip isimlere soruldu soruldu.

Van geçtiğimiz haftalarda 2011 yılında meydana gelen depremlerin 9’uncu yılını geride bıraktı. Van depreminin 9’uncu yılı konuşulurken İzmir’de yaşanan ve 100’ün üstünde vatandaşın hayatını kaybettiği deprem ülkeye deprem gerçeğini bir kez daha hatırlattı. Tarih boyunca ardı ardına tarihlerde meydana gelen depremlerin konuşulduğu haftada Kanal M ve Şehrivan Gazetesi deprem konusunu tüm yönleri ile masaya yatırdı. Şehrivan’dan Ömer Aytaç Aykaç ve Emre Karaduman’ın Kanal M-Şehrivan ortak yayınında ele olduğu konunun konuşulduğu programın konukları Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eski Rektör Peyami Battal, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Doktor Öğretim Üyesi ve Rektörlük Özel Kalem Müdürü Dr. Ali Kılıçer, AFAD Eski İl Müdürü Cafer Giyik ve İnşaat Mühendisi Faruk Görünüş oldu. Van’daki mevcut yapıların, güçlendirilmiş binaların, kriz yönetiminin ve Van’ın olası depremlerle karşılaşması gibi birçok konunun konuşulduğu programda kentin bir deprem kenti olduğu, ilerde yeni depremlerin hep olabileceği, afet yönetimi konusunda ve afet sonrası dönemde tedbirlerin her daim canlı tutulması gibi konular konuşuldu. Uzmanların kentteki yapılaşmanın geldiği tehlikeli noktaya da dikkat çektiği programda özellikle kentteki hasarlı yapılar ile olması gerektiği gibi güçlendirilmeyen binaların yarattığı tehlikeye dikkat çekildi.

DEPREM SÜREKLİ DEVAM EDECEK

Programda depremi farklı yönleri ile konuşan uzmanlar depreme dair farklı konuları konuşurken ilk olarak soruları cevaplayan isim Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Doktor Öğretim Üyesi ve Rektörlük Özel Kalem Müdürü Dr. Ali Kılıçer oldu. Depremlerin meydana gelişini ele alan, depremi anlaşılır ve net ifadelerle anlatan Kılıçer, ardından da kentin deprem gerçeğine vurgu yaparak: “Deprem bizim gerçeğimiz. Şimdi bir insanın nasıl bir kimliği varsa bu coğrafyanın da yanında bir kimliği var ve bu kimlikte de deprem gerçeğimiz var. Deprem bizim gerçeğimiz evet aslında geçmişte de olmuş gelecekte de olacak yani bu sürekli durmaksızın akıcı bir şekilde olmaya devam edecektir. Sizin de söylediğiniz gibi bazı yerlerde işte 1 yılda bir bazı yerlerde 30- 40 yılda bir bazı yerlerde ise 100 yılda bir olan bir doğa olayıdır.” İfadelerini kullandı.

“DEPREM SIRALAMASINDA TÜRKİYE 4. SIRADA YER ALIYOR”

Türkiye’nin her bölgesi de ayrı ayrı deprem riski taşıdığını söyleyen Dr. Kılıçer, şöyle devam etti: “Aldığınız ya da almadığımız tedbirlerle aslında depremleri afetlere çevirdik ve doğal afet diyoruz. Türkiye deprem haritasına baktığınız zaman başında deprem bizim gerçeğimiz bu coğrafyanın kimliğinde deprem gerçeği demememden kastım şu; Türkiye'nin kısmına baktığımız zaman kırmızı, kuzeye baktığınız zaman orada kan kırmızısı bir hattın değiştiğini görürüz.”

KIRMIZI BÖLGEDE DEĞİLİZ AMA RİSK ALTINDAYIZ!

“Yine Bingöl’den doğru uzanan başka bir hattı görüyoruz ve onun arka tarafında Doğu Anadolu kısmında kırmızı bir hat görüyoruz. Bu aslında birçok şeyi anlatıyor bu harita bize birçok şeyi gösteriyor. Van çok kırmızı değildir. Ama 2011 yılında büyük bir deprem yaşadık. Çok kırmızı alanın içinde olmadığımız riskli bir bölge de olmadığımızın anlamına gelmez. Gerçeklikle verilen de isterseniz biraz konuşalım. AFAD’ın 2018 yılında yayınlamış olduğu verilerde dünyada sadece deprem anlamda konuşuyorum. Depreme uğramış ülkeler sıralamasında Türkiye 4. Sırada yer alıyor. Cumhuriyet tarihinde 1923 yılında ve günümüze kadar sadece depremlerden 100 bin vatandaşımızı kaybettik. Diğer doğal affet olaylarında hayatını kaybeden vatandaşlarımızı saymıyorum bile.”

“VAN’IN ZEMİNİ ALÜVYON YAPIDIR”

Depremin zemin yapısından söz eden Dr. Kılıçer, “Bakın bazı önemli ve kritik noktalar var depremle ilgili. Bu da yapı zemin ilişkisidir. Örnek verelim. Kocaeli'nde olan deprem en çok nereye zarar verdi, Yalova Gölcük ve Düzce'ye çünkü buralar riskli alanlar. Ovalı ve alüvyon zeminlerde yıkılırız. Güvenli zeminler inşa edilirse güzel sonuçlar elde edebiliriz. Mühendis dediğiniz kişi en kısa zamanda ve en az maliyetle güvenli yapıyı inşa edecek kişidir. Van'ın zemini genel anlamda maalesef alüvyon yelpazesi, alüvyon yani dağlardan aşağıya doğru akarsularda birlikte taşınmış kil, kum ve çakıl gibi malzemeler suyun akış hızının azaldığı yerde bu malzemeleri aşağıya doğru bırakıyor. Yıllar üzerinden geçtikten sonra orada zemin oluşuyor. Bizim zeminimiz alüvyon zemin ve riskli zemin. Van'ın yer altı su seviyesi yüzeye çok yakın yani buda depremde sıvılaşma olayında ciddi bir rol oynar. Zemin anlamında bir sıkıntı yaşıyoruz. Sert zeminde deprem dalgaları hareket edemiyor, sedimanter kaya yani kireçli bölgelerde biraz daha normal ve alüvyon zeminde dalgalar daha şiddetli hareket edebiliyor. Bu zemin bizim için büyük bir tehlike, ne yapmamız gerekiyor bizim zemin yapımıza göre bina stoklarımızı inşa etmemiz gerekiyor.” İfadelerine yer verdi.

“VAN’IN DEPREM RUTİNİ VAR”

AFAD Eski İl Müdürü Cafer Giyik, “Öncelikle iyi akşamlar diliyorum. Önemli konuyu paylaşmak fırsatı verdiğinizden dolayı davetiniz için de teşekkür ediyorum. Van depreminden önce Türkiye'de AFAD yönetimi çok başkaydı. 2009 yılında AFAD ve Acil durum müdürlükleri kuruldu. Van il müdürlüğü esasında çok yeni daha kurumsallaşması tamamına çalışan bir kurumken, ikinci dönem Van depremini yaşamak zorunda kaldık. Van depreminin en büyük zorluklarından biri belki buydu. Van'da 1976 yılında ve daha önce 1941’de ve 2011'de ne acıtır ki 35 yıl ara ile 3 farklı periyotta 3 tane farklı deprem yaşandı. Acaba 35 sene sonra yine Van'da deprem mi olacak ya da depremler devam mı, edecek onu bilemiyoruz. Van'ın böyle bir rutini var ve insanların bu şekilde yaşamayı öğrenmeleri gerekir.” Dedi.

VAN YENİ DEPREMLER BEKLİYOR MU?

Erçek’in kuzey tarafı, Özalp-Başkale sınırı hareketli. Bölge tamamen hareketli. Şunu söyleyeyim. Çaldıran fayının üzerinde çok duruluyor. Burada 7.4 gibi bir deprem üretmiş 1974 yılındı. Onun yenilenmesi endişesi var. Tabi bunların bir de 100 yıllık bir dönüşümünden söz ediliyor. Tabi bir kesinlik arz etmiyor ama 100 yılda bir oluyorsa hala bir süresi var. Doğrusunu söylemek gerekirse ben bölgede kısa vadede 7’nin üzerinde bir deprem beklemiyor. Fakat 5-5,5 aralığında deprem olma riski her zaman mevcut. Zaman anlamında ise bir şey dememizin imkânı yok. Gerçek şu ki biz orta ölçekli depremleri hep göreceğiz. Ama bu şu süreçte 7’nin üstüne çıkmayacak.”

GİYİK: VAN DEPREMİ ÇOK ZOR BİR SÜREÇTİ

Programın bir diğer konuğu ise Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) il eski müdürü Cafer Giyik oldu. Van’da gerçekleşen ve daha sonra Türkiye’de afetlerle mücadelede seyri değiştiren afet yönetiminin önemli isimlerinden olan Giyik, deprem haritasında Van'ı ortalamanın üzerinde deprem riski taşıyan bir yer olarak gösterdi. Giyik bununla birlikte verilen mücadele için ise şunları söyledi: “Van'ın arazileri ve yüz ölçümü yüzde 99'u ve nüfusunun neredeyse yüzde 96'sı deprem riski altında bulunuyor. Az orta ve yüksek derece de deprem riski altındayız. Van depreminde 644 vatandaşımızı kaybettik ve 150 bin binada hasar oluştu. 38 bin ağır hasar. 18 bin binada orta hasar diğer binalarda ise az hasar olarak tespit edildi. Kısa girdiğimiz bir deprem olduğundan dolayı çok büyük bir sıkıntı oldu. Birinci depremin ardından ikinci depremin yaşanması esasında deprem tarihine geçecek bir ender bir hadisedir. Çünkü genelde depremler ana depremden bağımsız artçı depremlerle enerjisini boşaltır. Ama Van'da böyle olmadı, iki büyük ana deprem yaşandı. Bu depremler psikolojimizi sosyo-ekonomik yapımızın tamamını değiştirdi. İkinci büyük deprem olmasaydı Van halkı bu kadar zorluk yaşamazdı diye düşünüyorum.”

“VAN'DA 74 BİN ÇADIR DAĞITTIK”

Van depremi tedbirlerin tetikleyicisi olduğunu kaydeden Giyik, şöyle devam etti: “Van depreminden sonra bizim çadırlarımızı klimatik özellikleri çok sıkıntılı olduğundan dolayı aile mahremiyetine uygun olmadığı için, Van'daki ayrı bir tiplerine göre az olduğu için ve soğuk mevsime uygun olmadığı için Kızılay ve AFAD başkanlığı yeni bir yaklaşım modeli ürettiler. Soğuğa dayanıklı daha büyük daha farklı çaldır modellemesi yaptılar ve ikinci Van depreminin bize kattığı şey olmuş olabilir. İlk gece Muş merkezden deprem çadır takviyesi sıkıntısı yaşadığımız için toplamda sadece biz en yakın bölgede sadece 3 bin çadır bulabildik. Biz Van'da 74 bin çadır dağıttık. Bu nedenle 2011 yılından sonra AFAD başkanlığı Türkiye'nin 26 bölgeye lojistik depolar kurmaya başladı. Bir tanesi de Van'da bulunuyor. Onlarca konteyner, kurtarma malzemeleri, acil durum kitleri, sağlık malzemesi, battaniyeler ve çadır ihtiyacı bulunan her malzeme bulabilirsiniz.”

“VAN DEPREMİ AFAD PLANINA VESİLE OLDU”

Kriz yönetimine değinen Giyik, “Türkiye zaten 1999 depreminden sonra kriz yönetiminin bizi depremlerde ve AFAD olaylarında bizi kurtarmadığını gördük. Yönetiminin depremlerde de afetlerde dizi kurtarmadığını gördü. Yani siz deprem olduktan sonra enkazdaki bir vatandaşın cenazesine ha 21 saatte çıkardınız ha 81 saatte zaten ölmüş canları kaybediyorsunuz. Artı o milli servet heba oluyor, malınızı kaybediyorsunuz ve bu ülkeye birçok bir zarar veriyor. Önemli olan şey nedir hasta olmadan tıbbi önlem almaktır ve deprem olmadan önce binayı sağlam yapmak demektir. Türkiye yeni kanunla kriz yönetiminden risk yönetimine geçti. Türkiye'nin önceki AFAD olaylarında en az zararı sağlamaktır. Bu manada da Van depremi şuna vesile oldu. Türkiye AFAD planı dediğimiz bütünleşik bir plan yapıldı. Bu planın içinde hasar çalışma grubu, ulaştırma ve enkaz kaldırma çalışma grubu gibi 18 tane çalışma grubu var. Bunlarda Van depreminden sonra hayata geçirildi. Marmara depremi kentsel dönüşümde öncül rol oynadı fakat Van depremi laboratuvar görevi gören kritik bir depremdir. Belki de Van depremin hayrı da ülkeye bunlar olmuştur.” Diye ekledi.

YYÜ ESKİ REKTÖRÜ BATTAL: “KRİZ YÖNETİMİNİ ÇOK BAŞARILI BİR ŞEKİLDE YAPTIK”

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eski Rektör Peyami Battal ise Van’da afet sonrası krizle mücadelenin öncü kurum olan Van YYÜ’yü ve üniversitede verilen mücadeleyi anlattı. Battal konuyla ilgili olarak: “Depremi İnşallah bir daha yaşamayız diyoruz ve gerçek şu ki deprem bölgesi içerisindeyiz. Coğrafi konumu itibariyle depremler aslında hiç kimsenin istemediği ama başına ne zaman geleceğini çok hesabı edemediği afetlerdir. Deprem bunlardan belirsiz bir şekilde aniden gelip insanların gece gündüz veya saati belli olmaksızın tutulmasında yakalayan afetlerdir. AFAD olaylarının başında ilk kriz yönetimi gelir. İlk başlarda neler yapılacağını bilmeniz gerekiyor. Eğer siz tökezlerseniz ve insanlara güven vermezseniz panik ve tedirginlik çok fazla sorun getirebiliyor. Van depreminde kriz yönetimi çok dolu bir şekilde devam etti. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde deprem yılında 18 bin öğrencimiz vardı. O zaman üniversite dağıtma kararı alınmıştı. Ben ise üniversite ayağa kalkarsa şehir daha kolay ayağa kalkar diye belirtmiştim.”

“DOĞRU YÖNETİRSENİZ ALTINDAN KALKARSANIZ”

Cümlelerini sürdüren Battal, “Biz 2011 yılında üniversite olarak kendi krizimizi yönettik. Depremler bizim gerçeklerimiz yaşamaya da devam edeceğiz. Doğru yönetirseniz krizin altından kalkarsanız. Ve eğer tekniğine uygun bina yaparsanız bina fay hattı ile yıkılmaz. Depremde yanlış proje ve malzeme kullanırsanız bina yıkılır. Kriz yönetimindeki yöneticiler çok önemli rol üstlenmelidirler. İzin kullanmadan sürekli kurmaya çalıştık. Birtakım travmalar yaratıyor ama siz bir şekilde insanlara hizmet etmeye çalışıyorsunuz. Misal kış mevsiminde çadırlarda üşüyen insanlar için elektrikli soba getirildi ve yangından dolayı vatandaşlarımız kaybettik. Bu sefer farklı tedbirler alınmaya başlandı. Sorun çözüyorsunuz fakat farklı bir sorunla karşılaşıyorsunuz. Dışardan eleştirmek çok kolay gözüküyor fakat kriz anını yönetmek o kadar da kolay değildir. Tamamını bir anda halledemezsiniz. Van'da bir yıl da 12 bin konutun anahtarı teslim edildi. Bardağın dolu tarafına baktığınız zaman güzel şeyler yapıldığını görebilirsiniz. Depremden sonra Van'da toplanma alanına baktığımız da belediye 7 ayda yerleri güncelleyip atmamış. Bizde istememişiz. Evet, bizim toplanma alanımız AVM olmuş. Toplanma alanlarına site yapılmış. Seçtiğiniz toplanma alanının riskini de bilmeniz gerekir. Yoksa buda ayrı bir problem yaratır. AFAD yönetimi o kadar kolay değildir.” Cümlelerini kullandı.

“VAN'IN KADERİDİR DEPREMLER”

Son olarak İnşaat Mühendisi Faruk Görünüş, şunları ifade etti: “Şimdi insanlar hayatları boyunca çalışır bir ev sahibi olmak için. Tabi bu evi kendi mezarları olsun diye değil hayatlarını daha güzel devam ettirmek amaçlı alırlar. Bu evi yapan insan ilk başta mühendise güvenmek zorunda. Ova ve sert yapıda yapılan yapıların maliyetleri aynı değil fakat günümüzde aynılaştırıldığı içindir ki binalar yıkılıyor. Van'da bulunan iki yüksek binanın zemini aynı bir tanesin de hiçbir iyileştirme yok, diğerin de ise kazık temel bırakmışlar. Biri depremden hasar almadan çıkmış diğeri ise hasara uğramış. Yani maalesef Van'ın kaderidir depremler. Ova zeminlerde yapılan yapılarda iyileştirme yapılması gerekiyor. Ama maalesef yapı sahipleri bu durumu göz ardı ediyor, maddiyattan dolayı. Başkale depremini incelediğimiz de depremin küçük olmasına rağmen can kayıpları oldu. Çünkü yapının yapılışı çok yanlıştı.”

VAN’DAKİ GÜÇLENDİRMELERE DİKKAT!

Görünüş, ayrıca: “Van'da güçlendirilmiş binada kalitesiz betonlar kullanılıyor. Ciddi problemler de olmaya devam ediyor. Siz bazen hastayı tedavi etmek isterseniz ama hastayı öldürebilirsiniz ve Van'daki yapıların iyileştirme durumu da aynı bu şekildedir. Eskiden çok iyi mühendisler ve müteahhitler vardı. Şimdi ise diplomaları satın alanlar var. Diploma kiralamalarının önüne geçilmesi gerekir. Mühendislerin kendi etiğine dönmeleri gerekir. Çok hassas bir konu olduğunu belirmek isterim. Yeni mezun olan bir çocuğa inşaatı denetle denmez çünkü teorik ve pratik dersler farklıdır. Bunun da önüne geçmemiz gerekir.” Dedi. Başkale depreminde yıkılan yapılarla ilgili çalışmalarını anlatan Görünüş, buradaki yıkılmalarda sıvasız ve yığma yapıların daha rahat yıkıldığını sıvalı yapıların dayanaklılığının fazla olduğunu söyledi.

EV ALMADAN ÖNCE DEPREM PERFORMANS RAPORLARINA BAKIN!

“Bina aldığınız zaman hasar ölçümünü nereden anlayabiliriz, sorusuna Van depreminden sonra bir defa binanın testi yapıldı ve ardından bir daha yapılmadı. Ondan sonra yüzlerce deprem oldu haliyle bina yoruluyor. Deprem performans analizi diye bir analiz var. Binanın mevcut durumu ortaya çıkarıyor. Yani az hasar demek binanın depreme dayanıklı olduğu anlamına gelmiyor. İnsanlar ev aldığı zaman dış görünüşüne veya süsüne bakmasınlar. Depremden önce veya sonra yapılışına baksınlar. Van depreminden hemen sonraki haftalarda çok ciddi sağlık problemleri oluştu. Sebebi ise minarelere ağır metaryallerin suya karıştığı tespit edilmiştir. Depremden sonra bir hafta veya on gün boyunca içme sularını içmemek lazım.” Dedi. Görünüş ayrıca örnekleri dünyanın belli başlı ülkelerinde olan olası bir yıkılmada bir binanın ne tarafa yıkılacağı, çökmelerin nerde olacağı, nerelerde bulunulması halinde kurtulabilineceği gibi sonuçları çıkaran bir çalışmayı Van’a taşıdıklarını ve uzun süredir bu çalışmayı kendilerinin de kullanmaya başladıkları müjdesini verdi.

 ŞEHRİVAN ÖZEL: ORHAN SAĞLAM-