Uzmanlardan ‘soğuk’ uyarısı
Soğukların kendini hissettirdiği Van’da, özellikle grip ve soğuk algınlığı vakalarına karşı uzmanlar uyarı ve korunma önerilerinde bulundu.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Hakan Bilgin, soğuk havaların etkisiyle birçok hastalığın oluşmaya başladığını belirtti. Başta soğuk algınlığı, larenjit, farenjit, üst ve ast solunum yolu hastalıkları ve zatürrenin bu dönemde artış göstermeye başladığını ifade eden Bilgin, “Bu dönemde allerjik hastalıklarda da artış görülür. Bunun nedeni iklim değişikliği ve nem oranında artış olmasıdır. Bununla beraber başka yerlerdeki polenler de yine rüzgarla birlikte taşınabiliyor. Ayrıca mantar sporları da bu dönemde oluşur ve bunlar allerjik hastalıklarını arttırabiliyor” dedi.
Kış mevsiminde görülen hastalıkların çoğunun bulaşıcı olduğuna vurgu yapan Bilgin, “Kış aylarında insanlar daha çok kapalı ortamlarda zamanlarını geçirdikleri için bu hastalıkların bulaşma riski de artmaktadır. Sarılma, tokalaşma gibi fiziksel temas gerektiren işlevlerden olabildiğince uzak durmalıyız. Hapşırma, burunda kaşıntı, göz etrafında kaşıntı allerjik hastalıkların belirtisi olup bu durumlarda mutlaka tıbbi yardım gerekir” ifadelerini kullandı.
Özellikle çocuklar, yaşlılar, diyabet hastaları, bağışıklık sisteminin etkilendiği (kanser gibi) insanlar ve gebelerin risk altındaki gruplar olduğunu belirten Dr. Bilgin, bunların mutlaka uzmanlara göründükten sonra grip aşısı yapmalarının şart olduğunu söyledi. Kış mevsimi hastalıklarına karşı vatandaşların sıkı giyinmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Bilgin, bu dönemde beslenmenin de önemli olduğuna dikkat çekti.
”MEVSİM DEĞİŞİKLİĞİNİN ETKİLERİ HER İNSANDA FARKLI ŞEKİLLERDE ORTAYA ÇIKAR “
Diyetisyen Funda Budak ise yaz aylarından sonbahara geçerken metabolizmanın bu döneme alışmaya çalıştığını ifade ederek , ”Mevsim değişikliğinin etkileri her insanda farklı şekillerde ortaya çıkar. Özellikle kronik hastalığı olan bireyler, yaşlılar, hamileler ve çocukların bağışıklık sistemi daha hassas olduğundan mevsim geçişlerinden daha çabuk etkilenir. Havadaki ısı ve nem değişimine uyum sağlamaya çalışan metabolizmamız vücut ısısını yeniden düzenlemeye çalışır. Vücutta fizyolojik olduğu kadar psikolojik yönden de değişimler gözlemlenir. Uykusuzluk, halsizlik, yorgunluğun yanı sıra depresyon , içe kapanıklık , aşırı stres ve gerginlik meydana gelebilmektedir. Mevsim geçişlerinde bazı hormonal değişimler de yaşanabilir. Mutluluk ve neşe duygularını artıran serotonin hormonu ile uykuyu düzenleyen melatonin hormonunun azalması iştahta artışına neden olur” dedi.
Sıcak-soğuk hava geçişleri yüzünden yaşanan rehavet, yorgunluk, stres ve gerginlik sonucunda tiroid bezinde çalışma düzensizliklerinin görülebildiğini belirten Budak, “Bu dönemde doğru beslenmek, özellikle A, C, E vitaminleri ile çinko, selenyum, magnezyum, demir mineralleri ile omega-3 ve omega-9 yağ asitlerinden zengin besinlerin seçimi bağışıklık sistemini güçlendirir. Doğru beslenmek, sonbaharda düşmeye başlayan serotonin hormonu ve düzensiz uykuyla dengesi bozulan melatonin üretimini düzenlemeye yardımcı olmaktadır. Serotonin ve melatonin hormon seviyelerinin yükseltilmesiyle depresyon önlenebilir. Muz, hindi eti, süt, kakao, erik, ananas, ceviz, fıstık, domates, portakal, kefir, yumurta, badem, mandalina, susam ve keten tohumunda yüksek oranda triptofan bulunur. Ayrıca kefirin sakinleştirici ve depresyon azaltıcı etkisinin yanı sıra yüksek oranda kalsiyum, magnezyum ve B vitamini içermektedir. Besinlerde kızılcık başta olmak üzere vişne, papatya, anason, ceviz, badem ve fındıkta yüksek miktarda melatonin bulunur. Mevsim değişirken vücudu arındıran çaylar, normal çay ve kahve tüketimine tercih edilmelidir. Güne adaçayı ile sakin başlanmalı, ara öğüne antioksidan içeriği yüksek yeşil veya beyaz çay, ikindi saatleri içinse kuşburnu, tarçın, nane karışımı veya naneli mate çayı seçilebilir. Uyku problemini çözmeye yardımcı olan papatya, ıhlamur, yasemin gibi sakinleştirici çaylar ise yatmadan önce tüketilmelidir” şeklinde konuştu.
Mevsim geçişlerini rahat atlatabilmek için öncelikle beslenme ve uyku düzenine çok dikkat edilmesi gerektiğinde altını çizen Budak, “Mevsime uygun vitamin ve mineral yönünden zengin yiyecekler tüketilmelidir. Günlük sıvı alımına dikkat edip bol su içilmeli, sigara ve alkolden uzak durulmalıdır. Dokulara daha fazla oksijen taşıyabilmek için açık havada yarım saatlik yürüyüşler planlanmalıdır. Strese sebep olan durumlardan uzak durulmalıdır. Mevsim geçişlerini atlatabilmenin en iyi yolu bol miktarda su içmektir. Ödem, baş ağrısı, kas krampları gibi sorunlardan uzak kalmak adına günlük su ve sıvı alımı arttırmalı, tuz alımı ise azaltılmalıdır. Bunun en güzel yolu günde 10-12 bardak su içmekten geçmektedir” ifadelerine yer verdi.