Nemrut Krater Gölü için toplandılar
Bitlis’in Tatvan ilçesinde Van Gölü’ne yakın mesafede bulunan ve bölge turizmi için önemli bir işlevi bulunan Nemrut Kalderası’ndaki betonlaşmayla ilgili olarak üniversite ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ile online toplantı düzenlendi. Dünyada ikinci Türkiye’de ise en büyük krater göl olan Nemrut Krater Gölü bölgesine bir takım sosyal tesisler için başlatılan çalışmalara çevrecilerden, turizm sektöründen ve sivil toplum kuruluşlarından bölgenin betonlaşarak doğasının bozulacağı gerekçesiyle tepki gösteriliyor. Söz konusu alanın bozulmaması ve alternatif bir ççözüm üretilmesi için ilgili çevreciler online toplantı düzenledi. Toplantıya katılanlardan biri olan Vangölü Aktivistleri Derneği Başkanı Erdoğan Özel; "Turizm işlevi açısından bölgede büyük bir değere sahip olan kalderanın zarar görmemesi ve doğal yapısının bozulmaması için Kaldera dışında sürdürülebilir alternatif çözümler üzerinde çalışıyoruz" dedi.
İNŞAAT FAALİYETLERİ ÖNCE DURDU SONRA TEKRAR BAŞLADI
Van ve Bitlis’te faaliyet gösteren Vangölü Aktivistleri Derneği üyeleri başta olmak üzere, farklı sivil toplum kuruluşları ve çevreciler bölgeye giderek düzenledikleri etkinliklerle ve basın açıklamalarıyla duruma tepki gösterdi.
Tepkiler üzerine Doğa Koruma ve Milli Parklar Bölge Müdürlüğü tarafından başlatılan çalışmalar Bitlis Valiliği tarafından durdurulmuş, ancak geçtiğimiz ay buradaki inşaat faaliyetleri tekrar başlatılmıştı.
ÜNİVERSİTE İLE ORTAK TOPLANTI
Yeniden başlatılan inşaat çalışmalarının önüne geçilmesi için Bitlis Eren Üniversitesi’nin de katılımı ile önceki gün online toplantı düzenlendi.
Toplantıya, Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, Vangölü Aktivistleri Derneği Başkanı Erdoğan Özel, BETAV Bitlis Şube Başkanı Cevat Kaya, yönetim kurulu üyeleri Nurdoğan Oto ve Sabite Müftügil katıldı.
“ALTERNATİF ÇÖZÜM HAZIRLIYORUZ”
Toplantıyla ilgili bilgi veren Vangölü Aktivistleri Derneği Başkanı Erdoğan Özel, turizm işlevi açısından bölgede büyük bir değere sahip olan kalderanın zarar görmemesi ve doğal yapısının bozulmaması için Kaldera dışında sürdürülebilir alternatif çözümler üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Özel, “Bu nedenle kamuoyunu yaralayan betonlaştırmayı üniversite ve bölgedeki sivil toplum örgütleriyle, çevrecilerle, turizm sektörüyle istişare ediyoruz ve istişare etmeye devam edeceğiz.” dedi.
ULUSLARARASI YAPTIRIMA DİKKAT ÇEKTİ
Kalderanın ve bölgenin uluslararası sözleşmelerle koruma altına alındığını, buradaki aykırı herhangi bir işlemin yaptırımlarla sonuçlanacağına dikkat çeken Özel, şunları söyledi:
“Nemrut Kalderası, hem ulusal hem de uluslararası koruma statülerine sahip bir alan. Bunlardan ilki, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nca tanımlanmış olan 1. Derece Doğal Sit Alanı statüsü; İkinci koruma statüsü 1983’te hazırlanan Milli Parklar Kanunu ile tanımlanmış bulunan ‘Tabiat Anıtı’ statüsü. Üçüncü bir koruma statüsü ise 1971’de İran’ın Ramsar şehrinde imzalanan ve Türkiye’nin 1994 yılında imzalayıp tarafı olduğu Ramsar Sözleşmesi uyarınca taşıdığı sulak alan sebebiyle verilmiş ‘RAMSAR Alanı’ statüsü, ki bu statü Türkiye’de sadece 14 alan için verilmiştir. Nemrut 2013 yılında bu statüyü kazanmış sonuncu alandır. Dördüncüsü, Süphan Dağı’yla birlikte Nemrut Dağı’nı ve dolayısıyla Nemrut Kalderası’nı da içine alan bölgenin bir Jeopark alanı olarak tescil edilmesine yönelik çalışmaların sürdüğünü de biliyoruz. Bu koruma statülerine aykırılık teşkil eden durumlarda gerek uluslararası gerekse ulusal mekanizmalarla belli yaptırımların uygulanması söz konusu. Yani bu statüler usulen ya da şeklen çizilmiş çerçeveler değil. Bağlayıcılığı ve yaptırım gücü söz konusu.”
Özel Haber: Adil HARMANCI