Hüseyin Çelik'e ağır eleştiri havasından geçilmezdi!
Yayınlanma:
AK Parti ile yolları ayrıldıktan sonra sert eleştirilerle gündeme gelen Hüseyin Çelik'in son yazısı Milliyet gazetesi eğitim yazarı Abbas Güçlü'nün bugünkü köşesine konu oldu. Güçlü'nün yazısı Çelik'i kızdıracak türden.
Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü, eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in eğitim sistemine yönelik yazdıklarını bugünkü köşesinden eleştirdi.
"TEOG sonuçları, Çelik ve eğitimin halleri" başlıklı yazısında Abbas Güçlü, Hüseyin Çelik'i AK Parti'de görevi devam ederken sorunları dile getirmemekle suçladı.
"Daha bir yıl öncesine kadar eğitime yönelik en ufak bir eleştiri yaptığımızda en sert tepki eski bakanlardan Hüseyin Çelik'ten gelirdi" diyen Abbas Güçlü, eleştirileri bir doz arttırarak şu satırları yazdı:
HAVASINDAN GEÇİLMEZDİ
"Vitrindeyken havasından geçilmezdi. Ayaklarının yerden kesildiği dönemler oldu. Sonra o da aramıza katıldı."
Güçlü yazısına ise şu satırlarla son verdi:
"Özetin özeti:
Nereden nereye? Eğitimdeki yanlışların görülmesi için umarız ille de itilip, kakılmaya gerek kalmaz!.."
ÇELİK'TEN AL HABERİ
Abbas Güçlü'nün bugünkü yazısından öne çıkan bölümler şöyle:
"...
Zaman her şeye kadirdir derler, çok doğru.
Daha bir yıl öncesine kadar eğitime yönelik en ufak bir eleştiri yaptığımızda en sert tepki eski bakanlardan Hüseyin Çelik'ten gelirdi.
Şimdi çok daha fazlasını kendisi yapıyor...
Vitrindeyken havasından geçilmezdi. Ayaklarının yerden kesildiği dönemler oldu. Sonra o da aramıza katıldı. Ama Allah var, Ak Partili Milli Eğitim Bakanları'nın en çalışkanı oydu! Ak Parti'nin kurucuları arasında da yer alan Çelik'in önceki bakanlar döneminde alınan kararları bazen eleştirdiği oldu ama en sertleri Nabi Avcı dönemine yönelikti. Yine öyle oldu. Çelik, "akıl tutulması, talihsizlik, tutarsızlık, acil müdahale edilmeli ve akılcılıkla izah edilemez" ifadelerinin de içinde yer aldığı blog sayfasındaki "Milli Eğitim'in Halleri" başlıklı yazısında "Amacımız bağcı dövmek değil, üzüm yemektir" diyerek yeni Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'a da bazı tavsiyelerde bulundu.
İşte o yazıdan bazı satır başları:
Bu uygulama ile MEB'in kurumsal hafızasına ve tecrübe birikimine çok büyük zarar verilmiştir.
Nitelikli personel ve öğretmen ihtiyacı hâlâ tamamen giderilemeyen MEB'de, bu kadar insan ve kaynak israfının hoş görülmesi veya bu yapının aynen sürdürülmesi ancak akıl tutulmasıyla mümkündür.
Görevden alınan bakanlık merkezindeki üst düzey bürokratların yerine getirilenlerin çoğunun eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan kişiler olması ise başka bir talihsizlik olmuştur.
Şimdi Meclis gündeminde olan bir tasarıyla daha dün KHK ile kaldırılan genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlıkları yeniden getiriliyor. Ne yapıldığını anlayan bir hayırsever varsa Allah rızası için bana da anlatsın.
Eğitime çok büyük bütçeler ayıran Ak Parti hükümeti ve onun eski Mili Savunma Bakanı olan şimdiki Milli Eğitim Bakanımız, moralsiz bir orduyla istiklal savaşı kazanılamayacağını bildikleri gibi, Türk Kalemli Kuvvetleri olan eğitim çalışanlarının moralini yükseltmeden, onların huzursuzluğunu gidermeden de eğitimde arzuladığımız kaliteyi yakalayamayacağımızı ve nesillerimiz adına sürdürmekte olduğumuz istikbal mücadelesini kazanamayacağımızı elbette bilir.
MEB personelinin ve eğitim politikalarının, sendikaların ve bir gün bile alt kademede yöneticilik yapmadığı halde paraşütle en üst düzey yöneticiliklere getirilen bazı bürokratların insafına terk edilmeyeceğine dair olan ümidimi koruyarak sözü bağlıyorum...
Özetin özeti: Nereden nereye? Eğitimdeki yanlışların görülmesi için umarız ille de itilip, kakılmaya gerek kalmaz!..
"TEOG sonuçları, Çelik ve eğitimin halleri" başlıklı yazısında Abbas Güçlü, Hüseyin Çelik'i AK Parti'de görevi devam ederken sorunları dile getirmemekle suçladı.
"Daha bir yıl öncesine kadar eğitime yönelik en ufak bir eleştiri yaptığımızda en sert tepki eski bakanlardan Hüseyin Çelik'ten gelirdi" diyen Abbas Güçlü, eleştirileri bir doz arttırarak şu satırları yazdı:
HAVASINDAN GEÇİLMEZDİ
"Vitrindeyken havasından geçilmezdi. Ayaklarının yerden kesildiği dönemler oldu. Sonra o da aramıza katıldı."
Güçlü yazısına ise şu satırlarla son verdi:
"Özetin özeti:
Nereden nereye? Eğitimdeki yanlışların görülmesi için umarız ille de itilip, kakılmaya gerek kalmaz!.."
ÇELİK'TEN AL HABERİ
Abbas Güçlü'nün bugünkü yazısından öne çıkan bölümler şöyle:
"...
Zaman her şeye kadirdir derler, çok doğru.
Daha bir yıl öncesine kadar eğitime yönelik en ufak bir eleştiri yaptığımızda en sert tepki eski bakanlardan Hüseyin Çelik'ten gelirdi.
Şimdi çok daha fazlasını kendisi yapıyor...
Vitrindeyken havasından geçilmezdi. Ayaklarının yerden kesildiği dönemler oldu. Sonra o da aramıza katıldı. Ama Allah var, Ak Partili Milli Eğitim Bakanları'nın en çalışkanı oydu! Ak Parti'nin kurucuları arasında da yer alan Çelik'in önceki bakanlar döneminde alınan kararları bazen eleştirdiği oldu ama en sertleri Nabi Avcı dönemine yönelikti. Yine öyle oldu. Çelik, "akıl tutulması, talihsizlik, tutarsızlık, acil müdahale edilmeli ve akılcılıkla izah edilemez" ifadelerinin de içinde yer aldığı blog sayfasındaki "Milli Eğitim'in Halleri" başlıklı yazısında "Amacımız bağcı dövmek değil, üzüm yemektir" diyerek yeni Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'a da bazı tavsiyelerde bulundu.
İşte o yazıdan bazı satır başları:
Bu uygulama ile MEB'in kurumsal hafızasına ve tecrübe birikimine çok büyük zarar verilmiştir.
Nitelikli personel ve öğretmen ihtiyacı hâlâ tamamen giderilemeyen MEB'de, bu kadar insan ve kaynak israfının hoş görülmesi veya bu yapının aynen sürdürülmesi ancak akıl tutulmasıyla mümkündür.
Görevden alınan bakanlık merkezindeki üst düzey bürokratların yerine getirilenlerin çoğunun eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan kişiler olması ise başka bir talihsizlik olmuştur.
Şimdi Meclis gündeminde olan bir tasarıyla daha dün KHK ile kaldırılan genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlıkları yeniden getiriliyor. Ne yapıldığını anlayan bir hayırsever varsa Allah rızası için bana da anlatsın.
Eğitime çok büyük bütçeler ayıran Ak Parti hükümeti ve onun eski Mili Savunma Bakanı olan şimdiki Milli Eğitim Bakanımız, moralsiz bir orduyla istiklal savaşı kazanılamayacağını bildikleri gibi, Türk Kalemli Kuvvetleri olan eğitim çalışanlarının moralini yükseltmeden, onların huzursuzluğunu gidermeden de eğitimde arzuladığımız kaliteyi yakalayamayacağımızı ve nesillerimiz adına sürdürmekte olduğumuz istikbal mücadelesini kazanamayacağımızı elbette bilir.
MEB personelinin ve eğitim politikalarının, sendikaların ve bir gün bile alt kademede yöneticilik yapmadığı halde paraşütle en üst düzey yöneticiliklere getirilen bazı bürokratların insafına terk edilmeyeceğine dair olan ümidimi koruyarak sözü bağlıyorum...
Özetin özeti: Nereden nereye? Eğitimdeki yanlışların görülmesi için umarız ille de itilip, kakılmaya gerek kalmaz!..