Erdoğan'dan ittifak açıklaması! 'Herkes kendi yoluna'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ittifak ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhur İttifakı'nı ülkemizin son yıllardaki en önemli kazanımlarından biri olarak görüyor ve geleceğe taşımak istiyoruz. Bu ittifakın ruhuna zarar verecek hiçbir işin içinde olmadık, olmayız. Milletimizin bize emaneti olan cumhur ittifakını günlük siyasi tartışmaların üzerinde tutmak istedik. Gördük ki MHP kendisi için çok farklı bir tercih yaptı. Saygı duyarız. Söyleyeceğimiz tek şey; yerel seçimlerde mademki biz yolumuza diyorlar bizde herkes kendi yoluna deriz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, partisinin grup toplantısında yaptığı ittifak açıklamalarına ilişkin bir değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yeni yönetim sisteminin inşası gibi temel konularda ittifak içinde olmak, iki ayrı siyasi partinin her konuda aynı çizgiyi takip etmesini gerektirmiyor. AK parti ve MHP her biri kendi politikaları olan iki ayrı partidir. Anlaştığımız hususlarda birlikte hareket ederken, farklı düşündüğümüz konularda da her birimiz kendi yolumuzu takip ederiz. MHP ile son dönemde; af, erken emeklilik, Danıştay'ın kararı gibi kimi hususlarda farklı düşündüğümüz görülüyor. Bu farklılıklarla ilgili değerlendirmelerimizi mümkün olduğunca yapıcı bir dille ifade ettik. Politikalarımızı sonuna kadar savunuruz ama kimseye kişisel olarak saygısızlık etmeyi aklımızın köşesinden geçirmeyiz. Bizim siyaset tarzımızda böyle bir üslubun yeri yoktur. Af meselesi ilk gündeme geldiğinde hemen arkadaşlarımıza talimatı verdim: Bu işi tüm boyutlarıyla masaya yatırın. Karşımıza çıkarılan manzara bize teklif edilen tarzda bir düzenlemenin milletimizin vicdanını rahatsız edecek neticelere yol açacağını gösterdi. Bunun içinde teklife sıcak bakmadığımızı çeşitli örneklerle anlatmaya çalıştık. Burada temel ilke; bir devlet kendisine karşı işlenen suçları af yetkisine sahip olabilir ama halkına milletine kişilere karşı işlenen suçları af yetkisine devlet sahip değildir. Eğer adalet mülkün esası ise o zaman biz bu mülkü ayakta tutmak için adil davranmaya mecburuz. Kalkıp da uyuşturucu baronlarıyla, uyuşturucu baronlarına torbacılık yapanları bir araya getirmek veya ayrı ayrı değerlendirmek bunu anlamakta mümkün değil. Biz devlet olarak uyuşturucu baronlarıyla da, torbacılarla da, onu içenlerle de mücadele ettik. Hiçbir dönemde uyuşturucularla veya uyuşturucu müptelaları ile mücadelede bizim iktidarımız döneminde olduğu kadar yoğun mücadele verilmemiştir. Şu anda 50 binin üzerinde cezaevlerinde sadece uyuşturucu mahkumu var. Allah aşkına bunlara kader mahkumu diyebilir miyiz? ‘İşte aldatılmış' Ne demek aldatılmış. Bu 6, 7, 8 yaşında çocuk mu? Hepsi de bu işi gayet iyi bilen, hem içen hem satan hem de bu işin aracılığını yapan tipler. Bunlara mı kader mahkumu diyeceğiz. Katillere mi kader mahkumu diyeceğiz. Hırsızlık yapanlara mı kader mahkumu diyeceğiz. Say saya bildiğin kadar. Ama biz devlete karşı işlenen suçlarda devlet olarak burada yapılabilecek olan ne varsa yapmaya gayret ederiz. Biz devlet olarak bir katili affettiğimiz zaman maktulün ailesine acaba bunu nasıl anlatacağız” diye konuştu.
Emeklilikte yaşa takılanlar ile ilgili çıkan tartışmalar hakkında da konuşan Erdoğan, “Karşımıza ülkemizin kaldıramayacağı benzer bir yükün fotoğrafı çıktı. Bu konulardaki kararı meclisimiz ve milletvekillerimiz verecektir. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı olarak böylesine önemli konulardaki hissiyatımızı, milletimizle paylaşmamızdan daha tabi bir şey olamaz. Bunun ötesinde bizim kimseyi ne kurum ne de isim olarak hedef almamız söz konusu değildir. Sosyal medyadaki kimi açıklamaların yanlış anlaşılmalardan kaynaklandığını düşünüyorum ve üzülüyorum” ifadelerini kullandı.
"Bize göre milletimizin en büyük, en etkili andı İstiklal Marşı'dır"
Danıştay'ın 'Andımız' kararından sonra çıkan tartışmalara yönelikte değerlendirme yapan Erdoğan, konuya ilişkin şunları söyledi:
"Geride bıraktığımızı sandığım bir konuydu. 2013 yılında bu meseleyi çözmüştük. Danıştay'ın ilgili dairesi birikimine ve yetkinliğine inandığımız hukukçularımızın ifade ettiği gibi yetki aşımı yaparak bu konudaki düzenlemeyi iptal etmiştir. Türkiye'yi geldiği yer itibariyle kesinlikle hak etmediği bir tartışmanın içine sürükleyen bu karar bir takım eski hastalıkların bünyemizde yaşadığını gösteriyor. 2. Dünya Savaşı iklimi öncesinde tek parti CHP'si döneminde başlatılan bir uygulamayı bugünün demokratik, özgürlükçü, aydınlık Türkiye'sinde hala sürdürmeye çalışmak yanlıştır. Andın ilk halini Türk Ocaklarını kapatmasıyla üniversiteleri perişan etmesiyle bilinen tıp doktoru Reşit Galip yazmıştır. İnsanları kafataslarına göre sınıflayan çalışmaları destekleyen bu kişi aynı zamanda Türkçe ezan zulmünün de mimarıdır. Bunun yazdığı andı şu anda hala tartışıyoruz. Daha sonra bu ant metni değiştirile değiştirile kullanılmıştır. Bize göre milletimizin en büyük, en etkili andı İstiklal Marşı'dır. İstiklal Marşı dışında bir ant tanımıyoruz ve tanımayacağız. Türküm ben. Ama şunu söyleyim: Ben Türkçü değilim. O başka bir şey o başka bir şey. Irkçılık bizim dinimizde yasaklanmıştır. Her etnik unsur kendi etnik unsuru ile iftihar edebilir. Türk'te eder, Kürt'te eder, Laz'ı da eder, Çerkez'i de, Roman'ı da eder ama cılık cılık etmez. Sizin Türkçülük yapma hakkınız var ama öbür tarafta benim Kürt vatandaşımın siz böyle yaptığınız zaman Kürtçülük yapma hakkı doğar. Bırakalım Türk Türklüğü ile Kürt Kürtlüğü ile övünsün, Laz Lazlığıyla, Roman Ramonlığıyla, Çerkez Çerkezliğiyle övünsün ama asla bunu kalkıp da ırkçılık yapma boyutuna taşımayalım. Bunu yaptığınız anda ayrımcılık yapmış olursunuz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 81 milyon vatandaşımızın tamamının ortak devleti olduğuna göre sembolik unsurlarımızın da hepimizi kucaklaması gerekir. Bizim rabiamız tam da bu anlayışın ifadesidir.”