Davutoğlu:Kürtlerin hamisi de koruyucusu da Türkiye Cumhuriyeti devletidir

Davutoğlu:Kürtlerin hamisi de koruyucusu da Türkiye Cumhuriyeti devletidir
Babakan Ahmet Davutoğlu, algı mühendislerine, işbirlikçilerine karşı bir çift sözünün olduğunu anlatarak, 'Kürtlerin devleti de hamisi de koruyucusu da Türkiye Cumhuriyeti devletidir'
 Babakan Ahmet Davutoğlu, muhalefet partilerinin Suriye konusunda takındığı tutumu eleştirerek, "Bizim neye ihtiyacımız var biliyor musunuz? Türkiye'de milli bir iktidar var, milli iktidar kadar önemli olan milli muhalefettir. Biz, milli muhalefet, yerli muhalefet istiyoruz" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, Azez'a yönelik saldırılara engel olacağını belirterek, "Uluslararası İnsan Hakları örgütlerinin raporlarıyla, katliam ve etnik temizlik yaptığı sabit olduğu bir terör örgütünün, Rusya ve Esad rejimiyle işbirliği içerisinde Türkiye'ye karşı yeni bir mülteci dalgası oluşturulmasına ve sivilleri katledilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye, milli güvenliğini tehdit eden unsurlara karşı gerektiğinde mukabelede bulunacak güce sahiptir. Türkiye'nin sınır güvenliğini tehdit eden kim olsuna olsun aynı tavrı göstereceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Biz, sesimizi yükselteceğiz ve vicdan sahibi olan herkes bu sesi kulak verecek ve bütün dünya da bunları dinleyecek. Bunu buradan uluslararası kamuoyuna ilan ediyorum, Türkiye'nin tutumu ilkesel bir tutumdur. Türkiye, hudutlarında terörü bertaraf ederek, ulusal güvenliğini koruyor. Suriye ile kanaat belirten bütün ülkelerin öncelikle bunu takdir etmesi lazım. Dost ve kardeş Suriye bugün büyük acılar içindedir. Bir yandan fiili bütün yangını söndürürken, bir yandan da bölgenin güvenliğini korumak durumundayız. DEAŞ, PYD ve YPG gibi terör örgütleri bu toprakları asli unsurları değildir, bunlar gayrimeşru unsurlardır. Suriye'deki temel problem Esed rejiminin ömrünün uzatılması ve muhalif unsurlara yönelik saldırılara sessiz kalınmasıdır. YPG ve PYD, Rusya'da DEAŞ'la mücadele etmiyor. YPG ve PYD kesinlikle Kürtlerin temsilcisi değil, Suriye'nin temsilcisi değil, Rusya'nın lejyoner paralı askerleridir" ifadelerini kullandı.

Rusya'nın DEAŞ unsuru olmamasına rağmen Azez'e saldırdığını belirten Davutoğlu, bu oyunu gördüklerini ve bu oyuna karşı Suriye halkının yanında olacaklarını ifade etti. Bu oyun planını ABD başta olmak üzere bütün ülkelerin görmesi gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, "Birilerinin sırf Türkiye'yi ve Avrupa'yı rahatsız etmek için böylesine bir mülteci akınına sebebiyet vermenin yanında on binlerce, yüz binlerce insanı hava bombardımanına tabi tutmasının yanında artık uluslararası toplum bir ses versin. Günlerdir, Rus uçaklarının bombardımanına altında okullar bombalanıyor, çocuklar katlediliyor, bedenler parçalanıyor. Bunları yapanlara karşı Türkiye güvenlik tedbiri aldı diye Rusya, Türkiye'yi BM Güvenli Konseyi'ne şikayet etti. Bu ne arsız, küstah bir yaklaşım" dedi.

Başbakan Davutoğlu, "ABD ve diğer müttefiklerimiz, sanki ortada bir suçlu, özne yokmuş gibi anonim suçlu üzerinden Halepli sivillere yönelik bombardımanı kınıyorum. Kim yaptı bu bombardımanı açıkça söyleyin. Biz Allah'tan başka kimseden korkmayan bizler, açık ve gür sesle söylüyoruz, 'Bu bombardımanları alçak Rus uçakları yaptı'. Sesi gür olmayanın sesi çıkmaz. Sesi gür şekilde çıkanlar da söylenecek sözü söyler. BM, Avrupalı dostlarımızdan, müttefikimiz ABD yönetiminden bu insanlık dışı kıyıma karşı açık ve net tavır beklemek bizim hakkımız" ifadelerini kullandı.

Yapılan operasyon çerçevesinde YPG unsurlarının Azez civarında ilerleyemediğine dikkati çeken Davutoğlu, PYD'nin Azez'e yaklaşması durumunda en şiddetli tepkiyi göreceğini ifade etti.

"KÜRTLERİN DEVLETİ DE HAMİSİ DE KORUYUCUSU DA TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİDİR"
Algı mühendislerine, işbirlikçilerine karşı bir çift sözünün olduğunu anlatan Davutoğlu, "Bütün tahriklere karşı Suriye Irak ötesine sesleniyorum, Kürtleri kimse istismar etmeye kalkmasın. Kürtlerin devleti de hamisi de koruyucusu da Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. PYD ve YPG'yi bir Kürt örgütü olarak değil, terör örgütü olarak ele alıyoruz. PYD ve YPG, PKK terör örgütünün Suriye koludur. Talimatlarını Kandil'den alan PYD ve YPG, Suriye rejiminin ve onun hamiliğine soyunarak işgalci hale bürünen Rusya'nın kuklasıdır. PYD ve YPG'yi eli kanlı Esad rejiminin lejyonerliğini üstlenen bir terör örgütü olarak görüyoruz" şeklinde konuştu.

Kimsenin kirli algı operasyonlarına alet olmaması gerektiğini anlatan Başbakan Davutoğlu, "Bu operasyonları engellemek için '3. Dünya Savaşı çıkabilir' denerek spekülasyonlar çıkarılıyor. Bu spekülasyonlara hiçbir vatandaşımızın kulak asmaması lazım. Türkiye savaşa girecekmiş gibi bir psikoloji oluşturuluyor. Gerçek savaşı göremeyenler, Türkiye savaşa giriyor diye hayali senaryolar yazıyor, bu savaşı yazanlar kendi saldırganlıklarını bu süratle gizlemeye çalışıyorlar" diye konuştu.

DAVUTOĞLU'DAN BAYKAL'A TEŞEKKÜR

Muhalefet partilerine seslenen Davutoğlu, "Muhalefet partileri, ulusal güvenliğimizi korumaya yönelik aldığımız tedbirleri partiler üstü bir mesele olarak görüp destekleyeceklerine, maalesef partizanca bir tutumla gündelik siyasi polemiğe malzeme yapmaktadırlar. Daha dün, Sayın Baykal sınırımızda yaşanan gelişmeleri Türkiye'nin ulusal güvenliği olarak yorumlayarak bir devlet adamına yakışan ciddiyetle konuştu. Kendisine teşekkür ediyorum. Sayın Kılıçdaroğlu ise laf kalabalığı yaparak ulusal güvenliğimizi tehdit eden bu tutum karşısında ciddi tavır takınamadı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun Suriye çizgisinde tutarlılık göremezsiniz. Sadece çelişkili açıklamalar görürsünüz. (Kılıçdaroğlu) Söz verdiği gibi, 12 milyon kardeşimizi Suriye'ye gönderseydi, onlar şimdi Rus uçaklarıyla katledilmiş olacaktı. Biz, buna izin verir miyiz? Millet buna izin verir mi?" diye sordu.
Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim neye ihtiyacımız var biliyor musunuz? Türkiye'de milli bir iktidar var, milli iktidar kadar önemli olan milli muhalefettir. Biz, milli muhalefet, yerli muhalefet istiyoruz. Esad ağzıyla konuşmayan, Brüksel veya başka yerlerde Türkiye'yi şikayet etmeyen. Anamuhalefette bunu görmüyoruz, peki diğer muhalefette? TSK, Suriye'ye dönük mukabelede bulunduğunda, Sayın Bahçeli, bir açıklama yaptı, bütün Türkçe vukufiyetiyle okuyanlar dahi ne demek istediğini kimse anlayamadı. Duralım mı, müdahale edelim mi? Bu açıklamanın amacı, topluma korku salmak olan retoriği. Sayın Bahçeli, Türkmenlere Bayırbucak'ta zulüm yapıldığında ne yardım etmiyorsunuz diye soran, onlara yardım edildiğinde 'Savaşa giriyoruz' diyen. Biz bu ülkeyi savaşın kenarında yıllarca istikrarla yürüttük. Sayın Bahçeli de ne yapılmasını istediğini açıkça söylesin. Azez'de katliam yapılırken duralım ve izleyelim mi Sayın Bahçeli? Türkiye, tek bir an bile Bayırbucak Türkmenlerini yalnız bırakmadı. Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli'nin bir muhasebe yapması lazım" şeklinde konuştu.

"Sayın Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin devlet adamı ilkesiyle partiler üstü bir yaklaşım sergilemesini temenni ediyorum" diyen Davutoğlu, "Bu partilere oy veren vatandaşlarımıza da kendi partilerine çağrıda bulunmalarını rica ediyorum. Türkiye, yıllarca terörün acısını çekti. Kimden gelirse gelsin biz aynı netlikle teröre karşı duruyoruz, duracağız. Silopi'den sonra Cizre'de de beklenen sonuca başarıyla ulaşıldığı için operasyon sona erdi" dedi.
Teröre destek vermeyen, elinde silah olmayan herkesle konuşacaklarını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada büyük acılar yaşadığını belirtti.

YENİ ANAYASA KONUSUNDA HERKESİ SAMİMİ OLMAYA DAVET ETTİ

Muhalefet partilerinin yeni anayasa çalışmaları kapsamında kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na olan yaklaşımını değerlendiren Davutoğlu şunları kaydetti:
"Bu komisyona süre konulması ve neticeye ulaşılmasını önemli görüyoruz. Bu sürenin 6 ay olması gerektiğini söylemiştik. Bunca birikim ortada dururken, süreyi uzatmaya yönelik tutumlar samimiyetle bağdaşmaz. Kılıçdaroğlu'na göre Türkiye'yi darbe hukukundan arındırma komisyonu olmalıymış. Henüz işin başındayken CHP grubu başta olmak üzere herkesi samimi olmaya davet ediyorum. Bu konuda bizim farklı bir tutumumuz yok, gelin darbe hukukunu tümüyle ayıklayalım. Anayasa Komisyonu, anayasa çalışmalarını sürdürsün darbe hukukunu ayıklamak daha kolay. Biz darbe hukukunu hiçbir zaman savunmadık. Kılıçdaroğlu'nu açık bir çağrıda bulunuyorum, bizim çalışmamız hazır, eğer samimiyseniz hemen bugün arkadaşlarımız bir araya gelsinler, gerekli adımları hep birlikte atalım."