CHP Manisa mitingi!Kılıçdaroğlu Manisa'da konuştu
Yayınlanma:
CHP Manisa mitingi!Kılıçdaroğlu Manisa'da konuştu..CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin Manisa'da düzenlediği mitingte halka hitap etti.
CHP Manisa mitingi!Kılıçdaroğlu Manisa'da konuştu..CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin Manisa'da düzenlediği mitingte halka hitap etti.
GENEL BAŞKAN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN
MANİSA MİTİNGİNDE YAPTIĞI KONUŞMA
8 MAYIS 2015
Ona kararı 7 Haziran’da vereceğiz. 7 Haziran’da yaşanacak bir Türkiye için hazır mıyız? Hiç endişeniz olmasın bende hazırım, sonuna kadar hazırım.
Güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğiz, işsizliğin olmadığı bir Türkiye, yoksulluğun olmadığı bir Türkiye, yabancıların sömürmediği bir Türkiye, çiftçinin kazandığı bir Türkiye, esnafın kazandığı bir Türkiye, sanayicin kazandığı bir Türkiye, işsizliğin olmadığı bir Türkiye. Bunun mücadelesini veriyorum, bunun için çaba harcıyoruz.
Bende Manisa’yla gurur duyuyorum. Manisa’yı biliyoruz, büyük mücadelelerin verildiğini de biliyoruz. Az önce çizdiğim tablonun adı refahı tabana yaymaktır refahı tepede toplamak değil. Bir örnek vereceğim bu rakamı unutmayın. Yıl 2002; Türkiye nüfusunun %1’i toplam Türkiye servetinin %39’una sahip. Yıl 2014; aradan 12 yıl geçti. Türkiye nüfusunun %1’i toplam servetin %54.3’üne sahip. O nedenle bu tabloyu değiştireceğiz. İşsizliğin olmadığı, yoksulluğun olmadığı bu tabloyu değiştireceğiz. Bunun adı refahı tabana yaymaktır. Bunun adı siyaseti halk için yapmaktır. Bunun adı herkesin kazanabileceği, alın teri karşılığında kazanabileceği yaşanacak bir Türkiye’yi yeniden inşa etmektir. Haklı olarak şunu soracaksınız nasıl yapacağız? Refahı tabana nasıl yayacağız? Geliri hakça nasıl bölüşeceğiz? Rahmetli Ecevit’in dediği gibi “Ne ezen, ne ezilen” insanca, hakça bir düzeni nasıl kuracağız?
Şimdi bunu anlatacağım size. Birinci yolu asgari ücreti artırmaktır. Ne dedik? Asgari ücret 1500 lira olacak ve vergiye tabi olmayacak dedik. Koro halinde ne diyorlar? Vay efendim asgari ücret nasıl 1500 lira olur? Asgari ücret 1500 lira olursa bu işçiye zulümdür diyorlar. Diyen kim? Maliye Bakanı. Buradan yuh çekmeyelim ama bir gerçeği anlatalım hep beraber. Benim anlatmam yetmiyor, benim dışımda siz tarlada anlatmalısınız, kahvede anlatmalısınız, sokakta anlatmalısınız, caddede anlatmalısınız, evlerde anlatmalısınız. Bunu anlatacağız. Ben kendisine şunu söyledim. Sen ayda 14 bin lira alırken zulüm değil de işçiye 1500 lira verirken mi zulüm oluyor? Bunun hesabını bir versin bakalım. İşsizliğin en büyük bela olduğunu biliyorum. Manisa’da işsizlik var mı? Elbette var çok iyi biliyorum. İşsizlik sorununu çözmeyen bir ülke her türlü tehlikeye açıktır. İşsizlik sorununu çözmeyen bir ülke yeraltı dünyasını zenginleştiren bir ülkedir. O nedenle arzumuz herkesin çalıştığı, herkesin ürettiği, herkesin alın teri döktüğü ve karşılığını aldığı, evine de akşam huzur içinde gittiği bir Türkiye. Yani yaşanacak bir Türkiye inşa etmektir.
Asgari ücret 1500 lira olacak dedim. Koro halinde itiraz ediyorlar kaynağı nereden. Bunun kaynağı falan değil arkadaşlar 1500 lira. 949 lira zaten alıyor. 949 lira asgari ücret alıyor. 949 liranın hesabını yapayım. Bu hesabı lütfen gittiğiniz bütün köylerde anlatın. Esnafı ziyaret ederken anlatın, kahvede anlatın. 949 lira, 5 kişilik bir aile düşünün. 5 kişi sabah, öğle, akşam bir çay, bir simit yediler. Ediyor 10 lira. Bir çay 1 lira, bir simit 1 lira. 10 lira bir günlük öğün. 3 gün 30 lira. Sabah, öğle, akşam çay, simit yediler 30 lira. Ay 30 gün değil mi? 30 gün. Kaç lira ediyor? 900 lira. Geriye kaç lira kalıyor? 49 lira kalıyor. Şimdi 1500 lira işçiye zulümdür diyenler dinlesinler. 49 lirayla bu asgari ücretli ev mi geçindirecek, mutfak masrafını mı karşılayacak, ev kirasını mı ödeyecek, otobüs parası mı ödeyecek, dolmuş parası mı ödeyecek, elektrik parası mı ödeyecek, su masrafını mı ödeyecek? 49 lirayla nasıl geçiniyorlar çıkıp birisi bir anlatsın. Anlatabilirler mi? Anlatamazlar. Çünkü onların çocuklarının böyle bir derdi yok, onların böyle bir derdi yok. Benim derdim ne? Benim derdim bu ülkenin vatandaşı. Bu vatandaş bizim ülkemizin vatandaşı, saygın vatandaş. Eğer kazanırsa, eğer üretirse, eğer geçinirse zaten bir sorunumuz yok. Hakça bölüşmüş olacağız. Demek ki refahı tabana yaymanın birinci yolu asgari ücreti en az 1500 lira yapmak.
Geliyorum ikinci yoluna ne yapacağız. İkinci yolu emekli. Var mı içinizde emekli bir el kaldırsın bakalım. Maşallah. İktidara göre emeklilerin bir eli yağda, bir eli balda. İktidara göre öyle. Emekliye dedik ki, ramazan bayramında ve kurban bayramında birer maaş ikramiye vereceğiz. Ne olacak bir maaş ikramiye. Hemen koro halinde bağırdılar vay efendim kaynağını nereden bulacaksın diye. Hayatımda duyduğum en ayıp soru. Zaten emekliye ne veriyorsun Allah aşkına? 8 milyon emeklinin aylık geliri 1000 liranın altında. Eğer bu ülke büyümüşse, bu ülke kalkınmışsa emeklinin alın teri var, gözyaşı var, emeği var. Bizim başta da Cumhuriyet Halk Partisinin emeklilere vefa borcu var.
Mademki Gazi Mustafa Kemal cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir diyorsa bende bu meydandan ilan ediyorum emeklinin kimsesi Cumhuriyet Halk Partisidir, CHP’dir diyorum.
Emekliye iki maaş ikramiye vereceğiz ya ramazan ve kurban bayramında. Hemen onların düşündüğü şu tabi. Kendileri gibi düşünüyorlar. Ceplerinden dolar fışkırıyor diyorlar ki her halde verilen bu parayı emekli götürecek İsviçre’deki bankalara yatıracak. Vallahi yatırmayacak, billahi yatırmayacak. Zaten geçinemiyor ne yapacak emekli? Alacak parayı doğru bakkala gidecek, manava gidecek, fırına gidecek, pastaneye gidecek, alışveriş yapacak. Kim kazanacak? Emekli kazanacak. Kim kazanacak? Esnaf kazanacak. Kim kazanacak? Toptancı kazanacak. Kim kazanacak? Sanayici kazanacak. Herkes kazanacak bir grup kaybedecek. Kimler? Hortumcular kaybedecek. Bu kadar basit. Zaten bizim hedefimiz ne? Herkes kazansın alın terinin karşılığını verelim hortumcular kaybetsin. Zaten bütün mücadelemizde onun için. Onun için söylüyorum 11 milyon emekli var. Sizin hakkınızı sonuna kadar bütün miting meydanlarında savunan tek bir partinin Genel Başkanı var. O da CHP’nin Genel Başkanıdır. Kimse unutmasın.
Ve bunu söyledikten sonra sizden bir şey istiyorum bütün emekli kardeşlerimden. 11 milyon emekli var. Bir tek fire bile beklemiyorum. Hakkınızı savunuyorsanız, refahın tabana yayılmasını istiyorsanız, bu memlekette huzur istiyorsanız, ramazan bayramında, kurban bayramında bende rahat edeyim, bende çoluk çocuğumla, gelinimle, damadımla bir arada olayım, bende torunlarıma harçlık vereyim, bende kurban bayramında oturup onurlu bir insan gibi birilerinden yardım almadan kurbanımı kesiyim diyorsanız adres belli. Adres CHP.
Refahı tabana yayacağız. Bir başka yolu ne? Taşeron işçilik. Gidin her devlet dairesinde bir grup taşeron işçi görürsünüz. Taşeron işçi şu; devlet gidiyor bir adam buluyor. Gel diyor sen 30 tane, 40 tane, 50 tane, 100 tane işçi bul gelip burada çalışsınlar, devlette çalışsınlar ben sana parayı vereceğim sende taşeron işçiye ver. İş güvenceleri yok, ömür boyu asgari ücrete mahkum, günün 24 saati çalışırlar. Yani çağdaş kölelik düzeni. Biz ne diyoruz? Biz sosyal demokrat partiyiz diyoruz, biz emekten yanayız diyoruz, biz ezilenden yanayız diyoruz, biz haksızlıklara karşıyız diyoruz. Toplumun her kesimi örgütlenmeli diyoruz. Onlarda insan, onlarda çalışıyorlar, onların neden hakkı olmasın diyoruz. Taşeron işçiliği kaldıracağız, taşerona kadro vereceğiz her işçi gelecek yine aynı işte, yine orada oturup adam gibi çalışacak diyoruz.
Diyorlar ki, kaynağı nereden bulacaksınız. Bunun kaynağı sıfır arkadaşlar. Neden sıfır? Zaten sen parayı veriyorsun. Kime veriyorsun? Taşerona veriyorsun. Taşeron kime veriyor? İşçiye veriyor. Ben ne diyorum? Taşeronu kaldıracağım devlet doğrudan işçiye verecek. Bu kadar basit. Ayrıca devletin buradan bir karı var. Nedir o? Taşerona ayrıca %18 KDV ödüyor. Şimdi KDV’de ödemeyecek. Bundan daha güzel bir şey var mı? Yok. Neden taşeron işçilik? Çağdaş kölelik. 21.yüzyılın Türkiye’sine çağdaş kölelik yakışır mı? Kabul etmiyoruz yakışmaz. Herkesin sendikası, herkesin toplu sözleşme hakkı, herkesin iş güvencesi olsun diyoruz. Kimse yarın ne olacak diye bir kaygıya kapılmamalı. Bunun için taşeron işçiliği kaldıracağız, refahı tabana yayacağız. Herkes geçinecek, herkesin işi, herkesin aşı olacak. Yetiyor mu? Yetmiyor. 5 milyon insan borç batağında. Ya kredi kartı borcunu ödeyemiyor dünyanın faizini ödüyor, ya bankadan tüketici kredisi çekmiş onu ödeyemiyor. 5 milyon vatandaş. 1 milyon 220 bini mahkemeye verildi. Bakın sayıyı unutmayın 1 milyon 220 bini mahkemeye verildi. Bunlardan 89 bini taahhüdü ihlal cezası nedeniyle, yani borcumu ödeyeceğim şu tarihte deyip ödeyemediği için hapse girdi. 500 bine yakın vatandaş mahkum oldu sıra bekliyor hapse girecek. Çünkü o kadar hapishane yok. Ben boşuna mı diyorum bunlar Türkiye’yi yarı açık cezaevine döndürdüler. İşte bunun için diyorum. 500 bine yakın vatandaş mahkum olmuş hapse girmek için sıra bekliyor. Sosyal demokrat bir parti olarak bu tabloya sessiz kalabilir miyiz? Bu tabloyu görmezlikten gelebilir miyiz? O insanlarımızın sorunlarını çözmek zorunda değil miyiz? Bunu da çözeceğim. Faizlerin en az %80’ini sileceğim.
Soma, en büyük acının yaşandığı Soma. Söz verdiler değil mi tekrar madenler çalışacaktı. Biz rödovans sistemini yani madendeki taşeron uygulamasını kaldıracağız. Madenler zaten anayasaya göre devletin. Çalıştıracaksa, eskiden Türkiye Kömür İşletmeleri nasıl çalıştırıyorsa aynı şekilde çalıştıracak. İşçi güvenle yeraltına inecek. Onun da can güvenliği olacak, onun da mal güvenliği olacak. O da huzur içinde yeraltında çalıştıktan sonra akşam evine gelebilecek. Bütün bunları yapacağız. Soma meraklanmasın, meraklanma Soma senin sorunlarını çözmek, madenleri yeniden açmak, güvenle senin yeraltında çalışacağın koşulları yaratmak benim boynumun borcudur. Bunu yapacağım.
Soma’daki işçi kardeşlerime sesleniyorum. 7 Haziran’da sandığa gideceğiz. Soma’yı da göreceğiz. Sizin hakkınızı sonuna kadar savundum. Bakın, şunu çok samimi söylüyorum. CHP olarak bu ülkede ezilenlerin hakkını sonuna kadar savunduk. Bu ülkede 17 milyon yoksulun hakkını sonuna kadar savunduk. Bu ülkede işsizlerin hakkını sonuna kadar savunduk. Bu ülkede atama bekleyen 350 bin öğretmenin hakkını sonuna kadar savunduk. Bu ülkede 11 milyon emeklinin hakkını sonuna kadar savunduk. Şimdi ben açık ve net söylüyorum. 6 milyon 200 bin işsizimiz var, 17 milyon yoksulumuz var. İzlenen yanlış dış politika nedeniyle 2 milyon Suriyelimiz var. 2 milyon Suriyeliye ödenen 5,5 milyar dolar paramız var. Ödendi bu para. Aylığı 1000 liranın altında olan 8 milyon emeklimiz var. Bu sorunlar varken ve iktidara 13 yıllık kredi açılmışken, 13 yıl. 13 yılda Türkiye’yi buraya getirdiler. Ben ne istiyorum? 13 yıl değil, ben sizden sadece ve sadece 4 yıl için yetki istiyorum.
4 yılda ne yapacağım? 4 yılda işsizlikle mücadele edeceğim. Öncelik benim çocuğum asla olmayacak. İşsizin çocuğu olacak, onun karnı doyacak. O bu ülkede huzur içinde yaşayacak. 17 milyon yoksulumuz var. 17 milyon ne demek biliyor musunuz? Aylık geliri 200 liranın altında olan kişi demek. Nerede yaşıyorlar? Türkiye sathında. Kaç evde? 3 milyon 750 bin hanede yaşıyorlar. Biz bu projelerimizi yaparken bütün ayrıntılara baktık, her kuruşun hesabını yaptık. Diyorlar ya nereden bulacaksın, nereden bulacaksın diye. Hiç kimse merak etmesin ben mütevazi bir insanım, alçak gönüllüyüm. Ama bir konuda hayır. Gitsinler istedikleri maliyeciye sorsunlar, istedikleri sosyal güvenlik uzmanına sorsunlar, istedikleri ekonomiste sorsunlar, devletin tepe noktalarındaki adamlara sorsunlar desinler ki, bu ülkenin ekonomisini, bu ülkenin maliyesini, bu ülkenin bütçesini en iyi bilen 10 kişiden birisi kimdir? Hepsi diyecek ki 10 kişiden birisi Kemal Kılıçdaroğlu’dur diyecek.
Hiç mütevazi değilim. 27,5 yılımı devlete verdim helali hoş olsun. Çalıştım helali hoş olsun. Ne için? Bu ülke için çalıştım, bayrağım için çalıştım, kendi insanım için çalıştım. Ama bu manzara bizim hak ettiğimiz bir manzara değil. 6 milyon 200 bin işsizin olduğu bir manzara bir hak ettiğimiz manzara değil. Son 10 yılda 2 Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor. Çiftçi ekmiyor. Niçin? Ektiğim zaman zarar ediyorum diyor, geçinemiyorum diyor, yaşayamıyorum diyor. Soma’ya niye gidiyor, Ermenek’e niye gidiyor köyünü terk ediyor? Köyde çalıştığı zaman karşılığını alamıyor. Yeraltına gidiyor. Ermenek’teki kadınların ağlarken söylediklerini vicdanı olan hiçbir insan unutmaz. Ne diyordu o kadın? Eskiden köyümüz vardı, tarlamız vardı, ekerdik, biçerdik, satardık, rahat geçinirdik. Şimdi hepsi mahvoldu. Çocuklarımızı, gençlerimizi, kocalarımızı yeraltına göndermek zorunda kaldık diyordu. Vicdanı olan birisi o haykırışı duymaz mı? Ben duyuyorum ve bu sorunu çözmek istiyorum.
Dedik ki, çiftçiye mazotu 1,5 lira yapacağız. Kıyamet kopuyor nasıl yaparsın diyorlar.
Bakın size söyleyeyim, efendim diyorlar ki, petrol dışarıdan geliyor. Bende biliyorum. Petrole dolar veriliyor. Bende biliyorum bunlar doğru. Nereye geliyor? Rafineriye geliyor. Orada işleniyor mu? İşleniyor. Mazot elde ediliyor mu? Ediliyor. Petrol ofisine gidiyor mu? Gidiyor. Üstüne karlar konuyor mu? Konuyor. Kaça satıyorlar? 1 lira 21 kuruş. Biz çiftçiye kaç liradan vereceğiz? 1,5 liradan. Zarar eden var mı? Hiç kimse zarar etmiyor. Çiftçiye 1,5 liradan mazotu vereceğim. Nereden bulacaksın diyorlar. Kardeşim sen elmasta, yakutta, pırlantada vergiyi sıfırladın da bende mazotta vergiyi sıfırlıyorum ne var aramızda bu kadar fark var. Sen birilerini düşünüyorsun. Ben çiftçiyi düşünüyorum. Sen birilerini düşünüyorsun. Ben tarlada çalışanı düşünüyorum. Sen birilerini düşünüyorsun. Ben üreten insanı düşünüyorum. Sen birilerini düşünüyorsun. Ben bu ülkede alın teriyle çalışıp geçinen insanları düşünüyorum. Aramızda Ağrı dağı kadar fark var. Sen bir yerdesin, ben bir yerdeyim. Sen buradasın, ben halkın yanındayım.
Mazotu yata vergisiz veriyorlar. Bizde çiftçiye vergisiz veriyoruz. Yata binen kişi sabahın köründe tarlaya mı gidiyor? Tarlada mı çalışıyor? Hayır eğlenmeye gidiyor. Biz çiftçiye verince kıyamet kopuyor. Efendim 1,5 liradan verilemezmiş. Dünyanın en pahalı mazotunu Türk çiftçisine satıyorlar. Gidin Amerika’ya, gidin İngiltere’ye hiçbir yerde bu fiyat yok. Neredeyse vergi dairelerini kapatacaklar. Bütün benzin istasyonları zaten vergi dairesi gibi. Git oraya mazotu al dünyanın fiyatını öde. Diyorlar ki, biz çiftçiye zaten mazot desteği veriyoruz. Doğru mu? Doğru. Ne kadar? 550 milyon lira. Peki çiftçiden mazot üzerinden kaç lira vergi alıyorsun? 9 milyar lira. 9 milyar lira alıyorsun 550 milyonu sadaka gibi veriyorsun. Biz ne diyoruz? 9 milyarı almayacağız o üretecek, o kazanacak, o satacak Türkiye kazanacak. Bunu söylüyoruz.
Bir örnek daha vereceğim Hollanda. Konya’dan küçük bir devlet. Hollanda’nın yıllık tarım ürünü ihracatı 120 milyar dolar. Tarım ürünü ekiyor, biçiyor 120 milyar dolar satıyor. Türkiye devasa bir ülke. İhracatı ne kadar? 12 milyar dolar. 120 milyar dolar Konya’dan küçük, 12 milyar dolar devasa Türkiye. Peki sormayacak mısınız neden onlar 120 milyar dolarlık ihracat yapıyorlar da devasa bir Türkiye tarımda neden geride kalıyor, neden üretemiyor, neden iki Trakya alanını ekemiyor artık? Eksiğimiz ne? Güneş mi eksik, toprak mı eksik, insan mı eksik, su mu eksik? Eksiğimiz ne? Bir tek eksik var namuslu siyaset eksik, halkı düşünen siyaset eksik, halkın cebini düşünen siyaset eksik. Eksik olan bu.
Benim anlayışım, siyaset halkın zenginleşmesini savunur. Siyasetin amacı budur. Siyaset köşeyi dönme sanatı değildir. Siyaset zenginleşme aracı değildir. Siyasetçinin cebi dolmayacak. Cebi dolacak olan vatandaştır. Vatandaşın cebi dolacak o huzur içinde olacak. O nedenle CHP iktidarında ilk 4 ayda çıkaracağımız bir numaralı kanunun adı siyasi ahlak kanunu olacak. Siyaseti kirlilikten arındıracağız. Kirli insanlar, kendini düşünen insanlar, cebini düşünen insanlar, yandaşı düşünen insanlar siyasetten ayrılacak. Siyaset namuslu adamların namusluca görev yaptığı, kendisini halka adadığı bir arena olacak. Siyaseti böyle düşünüyoruz.
Büyükşehir yasası çıktı biz bazı maddelerine itiraz ettik. Dedik ki, bunlar doğru değil önergelerimiz var. Hayır dediler siz bilmiyoruz köylü zaten bunları öder. Ne öder? Su parası öder. Ne öder? Elektrik parası öder. Ne öder? Köyün tüzel kişiliği malvarlığını elinden alırsınız köylü ses çıkarmaz. Şimdi geliyorlar size su için fatura kesiyorlar ödeyeceksiniz bunu diyorlar. Köy tüzel kişiliği elindeki malları aldılar, vereceksin dediler. Niçin? Kanun öyle. Kim çıkardı kanunu? İktidardakiler. Kim itiraz etti? Biz itiraz ettik. Dedik ki, bu yanlıştır bunu böyle yapmayın. Biz bunu düzelteceğiz sözüm söz. Bütün muhtar arkadaşlarım düşünsünler ve muhtar arkadaşlarıma sözüm söz köy tüzel kişiliğini yeniden iade edeceğiz. Onlar eski malvarlıklarına kavuşacaklar.
İki; kapanan beldeler var. Niye kapandı beldeler? CHP iktidarında kapanan her belde için referandum yapacağız, sandığı koyacağız. Vatandaş istiyorsa belde belediyesi olsun açacağız. İstemiyorsa açmayacağız. Bunun da sözünü veriyorum. Bütün beldeler için referandum yapacağız, belde sakinleri, belediyemiz açılsın diyorlarsa belediyeleri açacağız.
Geliyorum sözlerim sonuna. Ben sizden birisiyim. Benim rahmetli annem okuma, yazma bilmezdi. En büyük ablam o da okuma yazma bilmez. 7 kardeşiz içlerinden üniversiteye giden sadece benim. Çalıştım, ürettim, 27,5 yılımı devlete verdim helal olsun. Artı siyasete girdiğim gün kendi internet siteme bütün malvarlığımı koydum. Çünkü hepsi benim alın teriyle kazandığım malvarlığıydı. Tabi malvarlığı dersek öyle çok köşeyi dönen malvarlığı da değil. Mütevazi bir insanın malvarlığıydı. Neden koydum? Çünkü siyasete giriyorsanız halka hesap vereceksiniz, siyaseti giriyorsanız namuslu davranacaksınız, siyasete giriyorsanız devlette birilerini hortumlamayacaksınız, siyasete giriyorsanız siyasetin aynı zamanda halka hesap verme görevini de bilmeniz gerekir. Bunu yaptım.
Ve size şu sözü veriyorum. CHP iktidarında hiç kimsenin inancı siyaset konusu olmayacak ve yaptırmayacağım. Hiç kimsenin kimliği siyaset konusu olmayacak ve yaptırmayacağım. Hiç kimsenin yaşam tarzı siyaset konusu olmayacak ve yaptırmayacağım. Bu ülkede her insanı, her yurttaşı, her kardeşimi kucaklayacağım görüşü ne olursa olsun, kimliği ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, insanı insan olarak kabul edip baş tacı yapacağım.
Bu ülkede huzurun olması lazım. Gerginlikten bıktık, kavgadan bıktık, esnafı şikayetçi, çiftçisi şikayetçi, sanayicisi şikayetçi, sokaktaki vatandaşı şikayetçi. Dolayısıyla bir huzur istiyoruz. Ve sizden bir söz istiyorum. 7 Haziran’da sandığa gideceğiz. Geçen seçimlerde şu veya bu nedenle CHP’ye oy vermemiş bir vatandaşımızı ikna edeceksiniz. Diyeceksiniz ki, gel kardeşim ben sana şunu söyleyeyim, 13 yıl kredi verdik bunlara, tek başına iktidar yaptık bunları. 13 yılın sonunda 6 milyon 200 bin işsizimiz var. 13 yılın sonunda 17 milyon yoksulumuz var. 13 yılın sonunda 2 milyon Suriyelimiz var. 13 yılın sonunda yatağa aç giren çocuklar var. Gel yeni bir başlangıç yapalım. Gel eskileri unutalım. Gel yaşanacak bir Türkiye sözü veriyor CHP gel hep beraber gidelim bu seçimlerde altıokun böğrüne evet mührünü basalım ve biz yeni bir başlangıç yapalım.
Sizden bunun sözünü istiyorum. Söz mü? Sözü aldım. Bende size bir söz vereceğim. Siz sözünüzü tuttuğunuz sürece ben gün 6 saat 6 saat, 12 saat 12 saat, 24 saat 24 saat, 36 saat 36 saat sizin için çalışacağım, sizin için çaba harcayacağım, sizin için alın teri dökeceğim benim emeklerim size helal olsun diyorum.
Yaşanacak bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Ben kendi ülkemde çatık kaşlı insanlar olsun istemiyorum. Ben kendi ülkemde kavga eden insanlar olsun istemiyorum. Ben kendi ülkemde yoksul insanlar olsun istemiyorum. Benim ülkemin insanları benim ülkemin caddelerinde güler yüzle gezmeliler, herkes birbirine merhaba diyebilmeli. Herkes birbirini kucaklayabilmeli. Siyasetteki gerginlikten uzak dostça birbirlerine nasılsın diyebilmeli, birbirini kucaklayabilmeli. Ben yaşanacak bir Türkiye istiyorum. Huzurlu bir Türkiye istiyorum, namuslu bir Türkiye istiyorum. Hortumcuların olmadığı bir Türkiye istiyorum. Kul hakkının yenmediği bir Türkiye istiyorum. Herkesin özelliklede siyasetçilerin halka hesap vermeyi namuslu görev kabul ettikleri bir Türkiye istiyorum.
7 Haziran’da sandığa gideceğiz. Elimize mührümüzü alacağız ‘Gelin oy verin’ denen bölüme evet mührünü basacağız. Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? Bu 17 milyon yoksulun olmadığı, işsizliğin olmadığı, atama bekleyen öğretmenin olmadığı, emeklilerin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye’ye merhaba demektir.
Soma’nın yaşadığı dramı biliyoruz, onlara sözüm var onu gidereceğiz. Ama bir dramı da Manisalılar yaşadılar. Manisa’nın üzümü meşhur biliyorsunuz değil mi? Özellikle çekirdeksiz üzümü çok meşhur. Ama don bir yaşadı onu biliyoruz. 7 Haziran’dan sonra bütün don mağdurlarının zararlarını gidereceğiz 7 Haziran’dan sonra. Sözünü veriyorum ben bunun. O insanlar çalıştılar, çaba harcadılar. Ben tarım sigortasını da biliyorum, onun aksaklıklarını da biliyorum. %100 zarara uğrasa bile TARSİM zararın tamamını karşılamıyor. Bunların tamamını değiştireceğiz. Ama değiştirmenin yolu iktidardan geçiyor. İktidarın yolu CHP’den geçiyor. CHP kuvva-i milliyeden geçiyor. CHP Türkiye’nin partisi, mazlumların partisi, 77 milyonun partisi, özgürce sokaklarında dolaşılan güzel Türkiye’nin partisi. Yetki sizde yetki istiyorum. Yetki verin Türkiye’yi 4 yılda yepyeni bir Türkiye, yaşanacak bir Türkiye haline getirelim.
Hepinize selamlar, saygılar sunuyorum. Hepinizi muhabbetle kucaklıyorum. Sağ olun, var olun diyorum.