Gürpınar Belediyesi’nde Cittaslow heyecanı
- Model Belediye olma yolunda hızlı adımlarla ilerleyen Gürpınar Belediyesi, CİTTASLOW’a üyelik başvurusunda bulunarak ilçeye belli alanlarda kriterler getirmeyi hedefliyor. Belediye Eş Başkanları Zeki Yıldız ve Yıldız beraberindeki heyet ile Cittaslow’un Türkiye temsilciliğini yürüten İzmir Seferihisar Belediyesi’ni ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Belediye Eş başkanları Zeki Yıldız ve Yıldız Çetin, amaçlarının belirlenen kriterleri Gürpınar’da uygulamak olduğunu kaydederek, Gürpınar’da değişimin devam edeceğini kaydettiler.
Gürpınar’ı değiştirip dönüştürme çalışmalarına bir yenisini ekleyen Gürpınar Belediyesi, CİTTASLOW’a başvuruda bulunarak ilçenin “SAKİN ŞEHİR” statüsüne alınması için girişimde bulundu. Bu kapsamda Cittaslow’un Türkiye’deki temsilcisi olan İzmir’in Seferihisar Belediyesine bir ziyaret gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen ziyarete Belediye Eş Başkanları Zeki Yıldız ve Yıldız Çetin’in yanı sıra belediyeden teknik bir ekip eşlik etti.
‘Bizim için önemli olan Cittaslow’in kriterlerini hayata geçirmektir’
Ziyaret kapsamında Seferihisar Belediye Başkanı ve Cittaslow Uluslararası Başkan Yardımcısı Tuncer Soyer makamında ziyaret edildi. Oldukça sıcak bir ortamda geçen ziyarette Gürpınar Belediyesi Eş Başkanı Zeki Yıldız ilçenin kısa tarihi ve coğrafi özelliklerinden bahsederken, ilçenin tarihi ve kültürel değerlerinin de altını çizdi. Yıldız, “ilçenin sahip olduğu tarihi ve kültürel mirası çalışmalarımızla bütünleştirdik. Bu anlamda Gürpınar, ‘Sakin Şehirler’ kategorisine alınması gereken bir şehir” dedi. Norduz Koyunu’ndan da bahseden Yıldız, koyunun endemik bir tür olduğunu, yaşanan göçlerle birlikte neslinin yok olma ile karşı karşıya kaldığını, bu koyun ırkının yok olmaması için belediye olarak bir takım projeleri hayata geçirmek için çalışmalar başlattıklarını kaydetti. Yıldız, Norduz koyununun sahip olduğu biyolojik özelliklerden de bahsederek eti ve sütü açısından ne kadar önemli olduğuna değinerek, “bu koyun ırkını hem koruma altına almamız, hem de ilçenin ekonomik olarak kalkınmasında değerlendirebiliriz” dedi. Bu koyun ırkına ilişkin belediyenin hayata geçirmeyi hedeflediği projelere de değinen Yıldız, “bizim için asıl önemli olan Cittaslow’un kriterlerini hataya geçirmektir” dedi.
‘Kadınlar ürettikçe ilçe gelişiyor’
Eş Başkan Zeki Yıldız’dan sonra konuşan Eş Başkan Yıldız Çetin de belediyenin yürüttüğü kadın çalışmalarına değindi. Kadınlar boyutuyla belediyenin ciddi bir çalışma yürüttüğünü, öncesinden belediyede kadın personel çalışmazken, şimdilerde kadın personel sayınının epey arttığını kaydederek, “kadınlara yönelik çalışmalarımız bununla da sınırlı değil. Kurduğumuz Xavesor Kadın Kooperatifi ile kadınları üretimin içine çekiyor, bu anlamda çok ciddi mesafeler kat ediyoruz” dedi. Kadın kooperatifi kapsamında yürütülen çalışmalara da değinen Çetin, “ilçedeki kadınlarımız salt kendilerini geliştirmekle kalmıyor, bünyesinde faaliyet yürüttükleri kadın kooperatifini de geliştiriyor, aynı şekilde ilçemizin gelişimine de büyük katkı sunuyor” ifadelerine yer verdi.
‘Gürpınar’ın Cittaslow’a katılması bizi memnun eder’
Gürpınar Belediyesi Eş Başkanları’ndan sonra konuşan Seferihisar Belediye Başkanı ve Cittaslow Uluslararası Başkan Yardımcısı Tuncer Soyer Gürpınar Belediyesi’nin Cittaslow’a başvurmasının kendilerini oldukça memnun ettiklerini, o taraflarda üyelerinin bulunmadığını belirterek, Cittaslow hakkında açıklayıcı bilgiler verdi. Doğu ve Güneydoğu’da sadece Urfa’nın Halfeti ve Erzurum’un Uzundere belediyelerinin kendilerine üye olduğunu kaydeden Soyeri, “siz gerekli çalışmalarınızı tamamladıktan sonra teknik ekibimiz gelip incelemelerde bulunacak. Üyelik için kriterleriniz yeterli ise ‘Sakin Şehirler’e kabul edilirsiniz” dedi.
Bu kapsamda yapılan sohbetten sonra ‘Sakin Şehirler’ kapsamında Seferihisar’ın yaptığı çalışmaları yerinde incelemek için Gürpınar Belediyesi Eş Başkanları ve beraberindeki teknik heyet incelemelerde bulundu. İlkin Kadın Kooperatifini ziyaret eden Gürpınar heyeti, burada kadınlardan kooperatife ilişkin bilgi aldı. Ardından mandalina kurutma tesislerinde incelemelerde bulunuldu. Sonraki durak ise, Organik Tohum Bankası oldu. Organik Tohum Bankası bünyesinde üretilen tohum ve fideler ülkenin dört bir tarafına ücretsiz olarak gönderildiği belirtildi. Gürpınar Belediye Eş Başkanları benzer bir çalışmanın ilçelerinde de uygulandığını, önümüzdeki yıllarda bu çalışmayı daha da geliştirerek devam ettireceklerini söylediler.
Çocuk Belediyeciliği ilçe çocuklarını kültür ve sanata teşvik ediyor
Bir sonraki durak ise Çocuk Belediyeciliği oldu. Seferihisar Belediyesi bünyesinde oluşturulan Çocuk Belediyeciliğinde her şey çocuklar tarafından dizayn ediliyor, koordinasyon da çocuklar tarafından yürütülüyor. Burada eğitsel çalışmaların yanı sıra, kültürel ve sanatsal çalışmalar da yürütülüyor. Sonrasında ilçenin tarihi ve kültürel yerlerinin yanı sıra tamamen doğal ve organik ürünlerin pazarlandığı ‘Seferi Pazar’ ziyaret edildi.
Yapılan incelemelerin ardından Gürpınar Belediyesi ekibi Seferihisar’dan ayrıldı.
Cittaslow nedir?
CİTTASLOW, 1999 yılında İtalya'da kurulmuş uluslararası bir belediyeler birliğidir. Kelime kökeni İtalyanca "Citta (Şehir)" ve İngilizce "Slow (Yavaş)" kelimelerinin birleşmesiyle türetilen CİTTASLOW, "Sakin Şehir" anlamında kullanılmaktadır. İtalya'nın dört küçük kentinin belediye başkanlarının (Bra - Francesco Guida, Orvieto - Stefano Cimicchi ve Positano - Domenico Marrone)1999 yılında bir araya gelerek Slow Food hareketini kentsel boyuta taşımak amacıyla Greve in Chianti Belediye Başkanı Paolo Saturnuni'nin önderliğinde kurulmuştur. Birliğe üye olmak isteyen kentlerin üye olabilmeleri için birliğin belirlediği kriterler üzerinden değerlendirilmesi ve CİTTASLOW felsefesine uygunluğu denetlenmektedir. Birlik kurulduğu zaman 59 olan bu kriterler 2013 yılında Uluslararası Bilim Komitesi tarafında yapılan bir çalışmayla güncellenmiş ve sayısı 70'e çıkmıştır. Kurulduğu ilk yıllarda İtalyan kentleri arasında yaygınlaşan hareket, günümüzde 28 ülkede 182 üyeye sahiptir.
Cittaslow Felsefesi
Küreselleşmenin etkisiyle şehirler hızlı çalışılan, hızlı yaşanılan ve üretmekten çok tüketen, kendi kendine yetmeyen yaşam alanları haline gelmiştir. Kentler, kuruluş amaçları olan insanların bir arada güven içinde yaşadıkları yerler olmaktan çıkmış, insanların daha hızlı hareket etmeleri ve daha hızlı çalışmaları için tasarlanan mekanlara dönüşmüştür. İnsanların birbirlerinin sıcaklığına sığındıkları, sosyalleştikleri, el emeklerini birbirlerine sundukları sosyal korunaklar olmaktan gittikçe uzaklaşan kentler, insanların tüketim için yaşadıkları sahneler halini almıştır. Yaşamın hızlanması sonucu insanlar daha hızlı yemek yemek, daha hızlı alışveriş yapmak, gidecekleri yere daha hızlı varmak için belli bir tempo içinde koşturup durmaktadırlar. Bu yaşam tarzı bakkallar, manav, terzi gibi küçük esnaf yerine AVM’leri, çocuklarımızın oyun oynayacağı alanlar yerine otoparkları, daha çok park ve yeşil alan yerine geniş otoyolları hayatımıza sokmuştur. İnsanın en önemli değeri olan kısıtlı yaşamını sağlıksız yiyecekler, hava kirliliği, trafik, yalnızlık ve tüketimle harcaması modern yaşamın vazgeçilmezi olarak sunulmuştur. Popüler kültürün de desteklediği hayatı yaşamak için zamanı olmayan, işine arabasıyla hızla giden, oturup kahve içecek bir yarım saati bile olmadığı için yürürken kahvesini içen, yetişmesi gereken bir yerler olduğu için yemekten zevk almak yerine ayakta hızlı bir şekilde “beslenen”, komşularını veya yerel esnafı tanımayan modern insan modelinin sürdürülebilir olmadığı ortadadır.
Bu yaşam tarzı modern insanda depresyon, kalp hastalıkları ve kanser gibi birçok hastalığa neden olmasının yanı sıra; kentleri de sürdürülemez hale getirmiştir. Hızlı yaşam tarzının oluşturduğu kentler artık kendi kendine yetmemektedir. Bu kendi kendine yetmeyen kentler de, sadece yakın çevresindeki değil, dünyanın birçok köşesindeki kaynakları, üstelik binlerce kilometre uzaklıktan getirterek yok ederken, aynı zamanda hem doğayı hem insanları tüketmektedir. İnsanların daha çok tüketmesi, bir yerden bir yere daha hızlı gitmesi için tasarlanan kentler insanları doğadan ve birbirlerinden kopartmış ve tek alternatif haline gelmiştir. Tüketim odaklı hayatın insanlara mutluluk ve huzur getirmediği, insanların farklı bir yaşam biçimi aramaları kentsel boyutta Cittaslow hareketini ortaya çıkarmıştır. Cittaslow felsefesi yaşamın, yaşamaktan zevk alınacak bir hızda yaşanmasını savunmaktadır. Cittaslow hareketi, insanların birbirleriyle iletişim kurabilecekleri, sosyalleşebilecekleri, kendine yeten, sürdürülebilir, el sanatlarına, doğasına, gelenek ve göreneklerine sahip çıkan ama aynı zamanda alt yapı sorunları olmayan, yenilenebilir enerji kaynakları kullanan, teknolojinin kolaylıklarından yararlanan kentlerin gerçekçi bir alternatif olacağı hedefiyle yola çıkmıştır.