Erdoğan'dan seferberlik çağrısı
Yayınlanma:
"Seferberlik çağrısı" yapan Erdoğan, "Milletimize terör örgütlerine karşı seferberlik çağrısı yapıyorum. Malazgirt ve Anadolu Selçuklu ruhuyla, Osmanlı çınarının azametiyle, Kurtuluş davası azmiyle yeni seferberlik çağrısı yapıyorum" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Türkiye tarihinin en büyük ve en kanlı terör saldırıları dalgasından biriyle karşı karşıya. Geçen temmuzdan bu yana, bir yandan PKK ve onla hareket etme kararı alan çok sayıda terör örgütü, DAİŞ gibi insani ve ahlaki hiçbir ölçü taşımayan bir örgüt ülkemizi hedef alıyor.
Şehitlerimizin ve canlı bomba saldırısında kaybettiğimiz masumların acısını her zerremizde hissediyoruz. Terör örgütlerinin milletimizi yılgınlığa sürükleme amacıyla eylemleri gerçekleştirdiğini çok iyi biliyoruz. Acıyı yaşar, terörle mücadeleyi kesintisiz sürdürüyor, hedeflerimizi, projelerimizi gerçekleştirmekten asla geri durmuyoruz.
"Korkuyu korkutarak yeneceğiz"
Devlet ve millet olarak bu terör musibetinin üstesinden mutlaka geleceğiz. Bize korkmak yaraşmaz, bize korkmak yakışmaz. Biz korkuyu korkutanlardan olacağız. Milletimiz bin yıldır bu topraklarda bölücü terör örgütü gibi bütün bunlar kendini hedef alan nice tehdidin, saldırının üstesinden geldi. Allah’ın izniyle bu tehdidin de üstesinden geleceğiz. Devletimiz askeriyle, polisiyle, korucularıyla terör örgütleriyle ve arkadaki güçlerle mücadele ediyor. Yeni mücadele yöntemleri geliştirerek kısa sürede neticeye ulaşacağımıza inanıyoruz. Yeter ki sizler birliğinizi, beraberliğinizi, dayanışmanızı güçlü tutun, bundan taviz vermeyin. Terörün en büyük panzehri işte budur. Dikkat ederseniz bölgede istediğini elde edemeyen terör örgütleri büyük şehirlerimizdeki rastgele eylemleriyle doğrudan sivil halkımızı hedef almaya başladı. Bugüne kadar milletle savaşıp da başarılı olan bir terör örgütü yoktur, olmaz, olamayacaktır.
"Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'nın azmiyle yeni bir seferberlik çağrısı yapıyorum"
Buradan tüm milletime bir çağrıda bulunuyorum; teröre karşı, terör örgütlerine karşı, bu örgütler vasıtasıyla ülkemizi terbiye etmeye çalışanlara karşı Malazgirt ruhuyla, İznik’te kurulup Konya’da zirveye çıkan Anadolu Selçuklu ruhuyla, Söğüt’te kurulup 24 milyon kilometre kareyi kaplayan ulu Osmanlı çınarının ruhuyla, Çanakkale ruhuyla, Kurtuluş Savaşı'nın azmiyle yeni bir seferberlik çağrısı yapıyorum.
Terör örgütünün elebaşlarının başlarını ezmek Türkiye için kolaydır. Önemli olan bizim tarihimize, değerlerimize güçlü bir şekilde sahip çıkarak teröre karşı dimdik ayakta durmaktır. Bunu başardığımızda ne terör örgütleri, ne arkalarındaki güçler bizi yolumuzdan alıkoyamaz.
Onlar ne kadar çok kan dökerlerse milletimizi bir arada tutan bağları gevşeteceklerini sanıyorlar. Halbuki şehitlerimiz ve gazilerimiz millet olarak varlığımızın ve birliğimizin en büyük teminatıdır.
Tedbiri elden bırakmadan terör örgütlerinin üstüne şiddetle gitmeye devam edeceğiz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara şifa diliyorum, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Biz demokrasiyle değil terörle, özgürlüklerle değil teröristlerle, insan haklarıyla değil, terör eylemleriyle mücadele ediyoruz. Batı’nın en son olarak mülteci ve terör örgütleri konusundaki ilkesiz tutumu başta olmak üzere bu konuda nasıl sınıfta kaldığını da gayet iyi biliyoruz.
AB, Türkiye’yle görüşme yapacak. Sayın Başbakan’ın gittiği gün o binanın hemen arkasında bölücü terör örgütü çadır kuruyor ve oraya da paçavralarını asıyor. Bu AB ki, PKK’yı terör örgütü olarak ilan etmiş vaziyette. Yani tüm AB üyesi ülkeler terör örgütü ilan etmiş. Nasıl oluyor da böyle bir terör örgütüne sen orada o çadırları kurduruyor, onların paçavralarını sallandırıyorsun. Bu samimiyet mi, dürüstlük mü?
"Samimi olmadıkları sürece AB'ye karşı böyle konuşmaya devam edeceğim"
Değerli kardeşlerim, 1963 yılından bu yana, Türkiye’yi kapısında bekleten AB bu ikiyüzlülüğünü hala devam ettiriyor. Diyorlar ki, “Sayın Cumhurbaşkanı niçin böyle konuşuyor?” Ne olacaktı? Ne olacaktı? Siz samimi olmadığınız sürece ben böyle konuşmaya devam edeceğim.
Çünkü bizim için birinci derecede aslolan Türk milletinin ta kendisidir. 79 milyonun ta kendisidir. Ama siz, biz burada terörle bu denli mücadele ederken orada konsey toplantısının yapılacağı yerin hemen yanıbaşına bu çadırları kurdurur, onların paçavralarını da sallandırırsanız, kusura bakmayın, bu sözleri daha çok duyarsınız. Avrupa ülkelerini örnek alacak olsak, sınırlarımızı mültecilere kapatmamız, Avrupa’daki terörist örgütler TBMM’nin hemen yanında propaganda yapmasına, eli kanlı teröristlerin cirit atmasına izin vermemiz gerekir.
"Türkiye tarihinin en büyük ve en kanlı terör saldırıları dalgasından biriyle karşı karşıya. Geçen temmuzdan bu yana, bir yandan PKK ve onla hareket etme kararı alan çok sayıda terör örgütü, DAİŞ gibi insani ve ahlaki hiçbir ölçü taşımayan bir örgüt ülkemizi hedef alıyor.
Şehitlerimizin ve canlı bomba saldırısında kaybettiğimiz masumların acısını her zerremizde hissediyoruz. Terör örgütlerinin milletimizi yılgınlığa sürükleme amacıyla eylemleri gerçekleştirdiğini çok iyi biliyoruz. Acıyı yaşar, terörle mücadeleyi kesintisiz sürdürüyor, hedeflerimizi, projelerimizi gerçekleştirmekten asla geri durmuyoruz.
"Korkuyu korkutarak yeneceğiz"
Devlet ve millet olarak bu terör musibetinin üstesinden mutlaka geleceğiz. Bize korkmak yaraşmaz, bize korkmak yakışmaz. Biz korkuyu korkutanlardan olacağız. Milletimiz bin yıldır bu topraklarda bölücü terör örgütü gibi bütün bunlar kendini hedef alan nice tehdidin, saldırının üstesinden geldi. Allah’ın izniyle bu tehdidin de üstesinden geleceğiz. Devletimiz askeriyle, polisiyle, korucularıyla terör örgütleriyle ve arkadaki güçlerle mücadele ediyor. Yeni mücadele yöntemleri geliştirerek kısa sürede neticeye ulaşacağımıza inanıyoruz. Yeter ki sizler birliğinizi, beraberliğinizi, dayanışmanızı güçlü tutun, bundan taviz vermeyin. Terörün en büyük panzehri işte budur. Dikkat ederseniz bölgede istediğini elde edemeyen terör örgütleri büyük şehirlerimizdeki rastgele eylemleriyle doğrudan sivil halkımızı hedef almaya başladı. Bugüne kadar milletle savaşıp da başarılı olan bir terör örgütü yoktur, olmaz, olamayacaktır.
"Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'nın azmiyle yeni bir seferberlik çağrısı yapıyorum"
Buradan tüm milletime bir çağrıda bulunuyorum; teröre karşı, terör örgütlerine karşı, bu örgütler vasıtasıyla ülkemizi terbiye etmeye çalışanlara karşı Malazgirt ruhuyla, İznik’te kurulup Konya’da zirveye çıkan Anadolu Selçuklu ruhuyla, Söğüt’te kurulup 24 milyon kilometre kareyi kaplayan ulu Osmanlı çınarının ruhuyla, Çanakkale ruhuyla, Kurtuluş Savaşı'nın azmiyle yeni bir seferberlik çağrısı yapıyorum.
Terör örgütünün elebaşlarının başlarını ezmek Türkiye için kolaydır. Önemli olan bizim tarihimize, değerlerimize güçlü bir şekilde sahip çıkarak teröre karşı dimdik ayakta durmaktır. Bunu başardığımızda ne terör örgütleri, ne arkalarındaki güçler bizi yolumuzdan alıkoyamaz.
Onlar ne kadar çok kan dökerlerse milletimizi bir arada tutan bağları gevşeteceklerini sanıyorlar. Halbuki şehitlerimiz ve gazilerimiz millet olarak varlığımızın ve birliğimizin en büyük teminatıdır.
Tedbiri elden bırakmadan terör örgütlerinin üstüne şiddetle gitmeye devam edeceğiz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara şifa diliyorum, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Biz demokrasiyle değil terörle, özgürlüklerle değil teröristlerle, insan haklarıyla değil, terör eylemleriyle mücadele ediyoruz. Batı’nın en son olarak mülteci ve terör örgütleri konusundaki ilkesiz tutumu başta olmak üzere bu konuda nasıl sınıfta kaldığını da gayet iyi biliyoruz.
AB, Türkiye’yle görüşme yapacak. Sayın Başbakan’ın gittiği gün o binanın hemen arkasında bölücü terör örgütü çadır kuruyor ve oraya da paçavralarını asıyor. Bu AB ki, PKK’yı terör örgütü olarak ilan etmiş vaziyette. Yani tüm AB üyesi ülkeler terör örgütü ilan etmiş. Nasıl oluyor da böyle bir terör örgütüne sen orada o çadırları kurduruyor, onların paçavralarını sallandırıyorsun. Bu samimiyet mi, dürüstlük mü?
"Samimi olmadıkları sürece AB'ye karşı böyle konuşmaya devam edeceğim"
Değerli kardeşlerim, 1963 yılından bu yana, Türkiye’yi kapısında bekleten AB bu ikiyüzlülüğünü hala devam ettiriyor. Diyorlar ki, “Sayın Cumhurbaşkanı niçin böyle konuşuyor?” Ne olacaktı? Ne olacaktı? Siz samimi olmadığınız sürece ben böyle konuşmaya devam edeceğim.
Çünkü bizim için birinci derecede aslolan Türk milletinin ta kendisidir. 79 milyonun ta kendisidir. Ama siz, biz burada terörle bu denli mücadele ederken orada konsey toplantısının yapılacağı yerin hemen yanıbaşına bu çadırları kurdurur, onların paçavralarını da sallandırırsanız, kusura bakmayın, bu sözleri daha çok duyarsınız. Avrupa ülkelerini örnek alacak olsak, sınırlarımızı mültecilere kapatmamız, Avrupa’daki terörist örgütler TBMM’nin hemen yanında propaganda yapmasına, eli kanlı teröristlerin cirit atmasına izin vermemiz gerekir.
Gündem