Demirtaş ifade vermeyle ilgili konuştu
Yayınlanma:
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Başbakan Yıldırım'ın 'Mahkeme çağırıyorsa, tıpış tıpış gelip ifadesini verecek' ifadesine yanıt verdi; 'Yetki mahkemelerindir, Başbakan'ın değil' dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin genel merkezinde düzenlenen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca "silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan" ifadeye çağrılması, HDP'li bazı vekiller hakkında zorla getirilme kararı çıkarılması ve Başbakan Binali Yıldırım'ın "Tıpış tıpış ifade vermeye gelecekler" sözleri hatırlatılarak, değerlendirilmesinin sorulması üzerine Demirtaş, haklarında 550-600 civarında dosya olduğunu, sadece kendisi hakkında 200 dosya bulunduğunu söyledi.
"Mahkemeler tebligat yaparlar, bizim tutumumuz bellidir. Zorla götürme kararı çıkarırlarsa tabii ki bunu uygulayıp uygulamamak da kolluk gücünün takdirine bağlıdır. Yetki mahkemelerindir, Başbakan'ın değil" diyen Demirtaş, yargının bağımsızlığının da kalmadığını savundu. Demirtaş, şöyle konuştu:
"Tıpış tıpış mı gideriz, başka şekilde mi gideriz bu Başbakan'ın işi değildir, Başbakan'ın görevi de değildir. Biz, mevcut durumda dokunulmazlıkların kaldırılmasının zaten Anayasa'ya aykırı olduğunu hep ifade ettik. Bizim yargıya karşı saygımız sonsuzdur. Ama bağımsız ve âdil bir yargıya karşı biz son derece saygılı olacağımızı ifade ettik. Doğrudan savcıların ve yargıçların siyasetten emir aldığı, Başbakan'dan, Cumhurbaşkanı'ndan emir aldığı bir yargı düzeninde hiç kimsenin yargılanma konusunda güvenliği yoktur. Bizim de karşı karşıya olduğumuz tutum ve durum budur. Biz, her halükârda kendi bildiğimiz siyasi tutum ve siyasi çerçeveyi savunmaya devam edeceğiz. HDP, bu ülkenin huzuru, güvenliği, barışı için çok önemli bir partidir. Eminim ki önümüzdeki günlerde bunun ne kadar önemli olduğu çok daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Yargı eliyle HDP'yi tasfiye etmeye çalışmak da akıllıca bir tutum değildir."
Demirtaş, 6-7 Ekim olaylarında, 50'den fazla kişinin öldüğünü ve bunların 45'inin HDP'li olduğunu ifade ederek, "Başbakan efendi bunları unutuyor, unutturmaya çalışıyor. 45 HDP'li bizatihi sizin talimatınızla katledildi. Eğer 6-7-8 Ekim dosyası açılacaksa ben bundan memnuniyet duyarım. O dönem kim emirleri vermiş, kimler bu insanları katletmiş belki âdil bir yargılamayla ortaya çıkar. Sorumlusu da sizin desteklediğiniz kirli güçler olduğu belki bu vesileyle açığa çıkmış olur. Bizim korktuğumuz, yargı karşısında boynumuzu bükmeyi gerektirecek hiçbir husus, hiçbir tutum yoktur" diye konuştu.
Belediyelere kayyum
Başbakan Yıldırım'ın, Valiler Toplantısı'nda belediyelere kayyum atanması konusunda "Cesur olun, korkmayın" sözleri hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Demirtaş, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye'de iç barışın, birliğin bütünlüğün sağlanması fırsatı yakaladığını ancak hükümetin bunu değerlendirmek istemediğini iddia etti. Demirtaş, şunları söyledi:
"Tam tersine bir Türkçü, tam tersine bir dinci söylem etrafında, milliyetçi, ırkçı söylem etrafında bir şovenizm dalgası yaratmak istedi ve bunun etrafında birlik ve beraberliği sağlamak hükümetin daha fazla hesabına geldi. HDP'ye saldırının bu kadar büyük olmasının, yoğun olmasının nedeni budur. Türk ırkçılığını, Türk şovenizmini bize saldırarak, köpürtmek istiyorlar ve buradan oy devşirmek istiyorlar. Belediyelere kayyum meselesi de budur, dokunulmazlık mevzusu da budur. Bize yönelik devam eden bu pervasızca ithamların ve saldırıların nedeni de budur."
"Kanunsuz her türlü uygulamaya karşı direneceğiz"
Demirtaş Başbakan Yıldırım'ın valilere, "çok vahim, hukuk dışı talimat" verdiğini öne sürerek, şöyle devam etti:
"Valilere, 'Hata yapmaktan korkmayın' diyor. 'Hata yapmaktan korkmayın' demek, 'Kanunun dışına çıkabilirsiniz. İnsanları mağdur edebilirsiniz. Rahat olun biz arkanızdayız' demek anlamına geliyor. Kendisi, şu andan itibaren valilerin işleyeceği her suçun bizatihi siyasi ve hukuki sorumlusudur. Başbakan'ın bu kanun dışı emrine uyacak olan valiler de bilsinler ki gün gelip devran dönecek. Bugün nasıl bazı valiler, FETÖ'den, şundan bundan dolayı alınıyorsa yarın bir gün AKP'nin kanun dışı emrini, hukuk dışı emrini, suç ihtiva eden emrini uyguladığı için aynı valiler gün gelecek yargıya hesap verecektir. Başbakan'ın ve İçişleri Bakanı'nın kanun dışı emrini, suç ihtiva eden emrini uygulamak zorunda değilsiniz. Valilere, bürokratlara bu hatırlatmayı yapmak istiyorum. Ama buna rağmen 'Hayır, biz uygulayacağız. Kanunun dışına çıkacağız' diyenler de takdir onların, kendileri bilir. Biz, kanunsuz her türlü uygulamaya karşı direneceğiz."
Sivil direnişin bir hak olduğunu savunan Demirtaş, 15 Temmuz akşamını hatırlatarak, "Size hak da bize hak değil mi?" diye sordu.
"Ya herro ya merro iki seçeneklidir"
Demirtaş, demokratik çerçevede evrensel hukukun gösteri hakkı, toplantı hakkı, protesto hakkı sınırları çerçevesinde, seçmenleriyle hukuksuzluklara karşı direneceklerini söyledi.
Bir gazetecinin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "İvedilikle kararlar uygulanacak" ve "Ya herrü ya merrü" ifadesini kullandığını belirtmesi üzerine Demirtaş, "Şu yeni atanan İçişleri Bakanı'na da şunu söylemek istiyorum; 'Ya herro, ya merro' iki seçeneklidir. Kendisinin de belirttiği gibi. Herro olmazsa merro olur. Kendisi bilir, takdir onlarındır" diye konuştu.
"Mahkemeler tebligat yaparlar, bizim tutumumuz bellidir. Zorla götürme kararı çıkarırlarsa tabii ki bunu uygulayıp uygulamamak da kolluk gücünün takdirine bağlıdır. Yetki mahkemelerindir, Başbakan'ın değil" diyen Demirtaş, yargının bağımsızlığının da kalmadığını savundu. Demirtaş, şöyle konuştu:
"Tıpış tıpış mı gideriz, başka şekilde mi gideriz bu Başbakan'ın işi değildir, Başbakan'ın görevi de değildir. Biz, mevcut durumda dokunulmazlıkların kaldırılmasının zaten Anayasa'ya aykırı olduğunu hep ifade ettik. Bizim yargıya karşı saygımız sonsuzdur. Ama bağımsız ve âdil bir yargıya karşı biz son derece saygılı olacağımızı ifade ettik. Doğrudan savcıların ve yargıçların siyasetten emir aldığı, Başbakan'dan, Cumhurbaşkanı'ndan emir aldığı bir yargı düzeninde hiç kimsenin yargılanma konusunda güvenliği yoktur. Bizim de karşı karşıya olduğumuz tutum ve durum budur. Biz, her halükârda kendi bildiğimiz siyasi tutum ve siyasi çerçeveyi savunmaya devam edeceğiz. HDP, bu ülkenin huzuru, güvenliği, barışı için çok önemli bir partidir. Eminim ki önümüzdeki günlerde bunun ne kadar önemli olduğu çok daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Yargı eliyle HDP'yi tasfiye etmeye çalışmak da akıllıca bir tutum değildir."
Demirtaş, 6-7 Ekim olaylarında, 50'den fazla kişinin öldüğünü ve bunların 45'inin HDP'li olduğunu ifade ederek, "Başbakan efendi bunları unutuyor, unutturmaya çalışıyor. 45 HDP'li bizatihi sizin talimatınızla katledildi. Eğer 6-7-8 Ekim dosyası açılacaksa ben bundan memnuniyet duyarım. O dönem kim emirleri vermiş, kimler bu insanları katletmiş belki âdil bir yargılamayla ortaya çıkar. Sorumlusu da sizin desteklediğiniz kirli güçler olduğu belki bu vesileyle açığa çıkmış olur. Bizim korktuğumuz, yargı karşısında boynumuzu bükmeyi gerektirecek hiçbir husus, hiçbir tutum yoktur" diye konuştu.
Belediyelere kayyum
Başbakan Yıldırım'ın, Valiler Toplantısı'nda belediyelere kayyum atanması konusunda "Cesur olun, korkmayın" sözleri hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Demirtaş, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye'de iç barışın, birliğin bütünlüğün sağlanması fırsatı yakaladığını ancak hükümetin bunu değerlendirmek istemediğini iddia etti. Demirtaş, şunları söyledi:
"Tam tersine bir Türkçü, tam tersine bir dinci söylem etrafında, milliyetçi, ırkçı söylem etrafında bir şovenizm dalgası yaratmak istedi ve bunun etrafında birlik ve beraberliği sağlamak hükümetin daha fazla hesabına geldi. HDP'ye saldırının bu kadar büyük olmasının, yoğun olmasının nedeni budur. Türk ırkçılığını, Türk şovenizmini bize saldırarak, köpürtmek istiyorlar ve buradan oy devşirmek istiyorlar. Belediyelere kayyum meselesi de budur, dokunulmazlık mevzusu da budur. Bize yönelik devam eden bu pervasızca ithamların ve saldırıların nedeni de budur."
"Kanunsuz her türlü uygulamaya karşı direneceğiz"
Demirtaş Başbakan Yıldırım'ın valilere, "çok vahim, hukuk dışı talimat" verdiğini öne sürerek, şöyle devam etti:
"Valilere, 'Hata yapmaktan korkmayın' diyor. 'Hata yapmaktan korkmayın' demek, 'Kanunun dışına çıkabilirsiniz. İnsanları mağdur edebilirsiniz. Rahat olun biz arkanızdayız' demek anlamına geliyor. Kendisi, şu andan itibaren valilerin işleyeceği her suçun bizatihi siyasi ve hukuki sorumlusudur. Başbakan'ın bu kanun dışı emrine uyacak olan valiler de bilsinler ki gün gelip devran dönecek. Bugün nasıl bazı valiler, FETÖ'den, şundan bundan dolayı alınıyorsa yarın bir gün AKP'nin kanun dışı emrini, hukuk dışı emrini, suç ihtiva eden emrini uyguladığı için aynı valiler gün gelecek yargıya hesap verecektir. Başbakan'ın ve İçişleri Bakanı'nın kanun dışı emrini, suç ihtiva eden emrini uygulamak zorunda değilsiniz. Valilere, bürokratlara bu hatırlatmayı yapmak istiyorum. Ama buna rağmen 'Hayır, biz uygulayacağız. Kanunun dışına çıkacağız' diyenler de takdir onların, kendileri bilir. Biz, kanunsuz her türlü uygulamaya karşı direneceğiz."
Sivil direnişin bir hak olduğunu savunan Demirtaş, 15 Temmuz akşamını hatırlatarak, "Size hak da bize hak değil mi?" diye sordu.
"Ya herro ya merro iki seçeneklidir"
Demirtaş, demokratik çerçevede evrensel hukukun gösteri hakkı, toplantı hakkı, protesto hakkı sınırları çerçevesinde, seçmenleriyle hukuksuzluklara karşı direneceklerini söyledi.
Bir gazetecinin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "İvedilikle kararlar uygulanacak" ve "Ya herrü ya merrü" ifadesini kullandığını belirtmesi üzerine Demirtaş, "Şu yeni atanan İçişleri Bakanı'na da şunu söylemek istiyorum; 'Ya herro, ya merro' iki seçeneklidir. Kendisinin de belirttiği gibi. Herro olmazsa merro olur. Kendisi bilir, takdir onlarındır" diye konuştu.
Gündem