Dünyanın en büyük sodalı gölü olarak bilinen Van Gölü’nde, yaklaşık 13 metreyi geçen bir mikrobiyalit üzerinde yaşayan 5-6 santimetre boylarında yeni bir balık türü bulundu.
Van İl Jandarma Komutanlığı Sualtı Timleri, eğitim dalışları esnasında mikrobiyalit ve bir balık fark etti. Sualtı Timleri, durumu Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş’a bildirdi. Yeni endemik bir tür olduğu düşünülen balık üzerinde 3 aylık bir araştırma yapıldı. Balıkla ilgili araştırmalar sürerken, yaklaşık bir haftadır sualtı fotoğrafçısı Saygun Dura, eğitmen dalgıç Osman Benli, dalgıç Yasemin Dura ve Van İl Jandarma Komutanlığı Sualtı Timi dalgıçları balığın yaşam alanı olan mikrobiyalit alanına yoğun dalışlar yaptı. Böylece balığın yaşam habitatını ve davranışı ilk olarak görüntülendi.
Açıklamalarda bulunan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, dünya bilim tarihine not düşecek bulgular elde ettiklerini belirtti. Van Gölü suyunun hem tuzlu, hem de sodalı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sarı, "Van Gölü, Karadeniz’den biraz daha tuzludur. Van Gölü çok ekstrem ve farklı bir ortamdır. Bu yönüyle de Van Gölü dünyanın en büyük sodalı gölü olarak biliniyor. Van Gölü hem tatlı sulardan, hem denizlerden çok farklı bir takım ekolojik özelliklere sahiptir. Van Gölü’nün altında dünyanın bilinen en büyük mikrobiyalitleri var. Bu mikrobiyalitler gölün dibindeki çatlaklardan çıkan kalsiyumca zengin suyunda bulunan karbonat, bikarbonatlarla reaksiyona girmesi ve bu reaksiyona biyolojik süreçlerin de katılmasıyla beraber bir çökerme meydana geliyor. Bunun sonuncunda göl dibinde yukarıya doğru yükselen taşlaşmış yapılar ortaya çıkıyor. Bu yapıla ağaç gibi sürekli büyüyor" dedi.
"Van Gölü’nde yeni bir balık türü tespit ettik"
Van Gölü’nde bulunan bir mikrobiyalit üzerinde yaşayan yeni bir balık türünü tespit ettiklerine dikkat çeken Sarı, "Van Gölü’nün 0-100 metre derinlikleri arasında 2013 yılından beri mikrobiyalit alanlarını tespit etmeye çalışıyoruz. Şimdiye kadar yapılmış bilimsel çalışmalara göre, Van Gölü’ndeki biyolojik çeşitlilik konusunda şimdiye kadar ‘103 tür bitkisel plankton (fitoplankton), 36 tür hayvansal plankton (zooplankton) ve tek bir tür balık yaşar’ ifadesini kullandık. Ancak bugün itibarıyla artık bu anlatım tarihe karıştı. Çünkü yaptığımız çalışmalar sonucunda Van Gölü’nde yeni bir balık türü tespit etmiş bulunmaktayız. Bir mikrobiyalit üzerinde yaşayan yeni bir balık türünü tespit ettik" diye konuştu.
"İnci kefaline kardeş geldi"
Balıkla ilgili bilimsel çalışmalarının devam ettiğini açıklayan Sarı, bilimsel incelemeler tamamlanıp, bulgular bilimsel dergilerde yayımlandıktan sonra yeni balığın tam adı ve türü hakkında ayrıntılı bilgi vereceklerini söyledi.
Biyolojik olarak bir ateş çemberi içinde yaşam kuran balığın, bu yönüyle dünyada eşine rastlanamayacak bir biyolojik, ekolojik bulguyla karşı karşı karşıya olduklarını ifade eden Sarı, şunları kaydetti:
"Balığımız, oluşan bu mikro ekosistemde mikrobiyalitin tabanından, tepesine kadar yaklaşık 13 metrelik bir alanda mikrobiyalit üzerinde yaşamını sürdürüyor. Planktonla besleniyor ve boyu oldukça küçük. 5-6 santim boyundaki balığımız bu mikrobiyalit üzerinde izole, mini bir popülasyon oluşturmuş durumda. Bu mikrobiyalit göl tabanında çıkan tatlı su kaynağının çatlağında oluşmuş. Tepesinde halen bol miktarda kalsiyumca zengin tatlı su çıkıyor. Mikrobiyalitin gövdesinden göl suyunu etraf sürekli tatlı su sızıyor. Bu 13 metrelik mikrobiyalitin etrafında mikro tatlı su habitatı oluşmuş durumdadır. Sadece o habitatta yaşayabilen küçük bir balık türüyle karşı karşıyayız. Artık Van Gölü’nde endemik inci kefaline ilave olarak yeni bir balık türümüz daha var. Yani inci kefaline kardeş geldi. Van Gölü’nün 800 bin yıllık ömrü içinde bu balığın ilk karşılaştığı insan bizler olduk."