Son zamanlarda Van Gölü’nün çekilmesi ile ilgili haberler ve görüntüler ardı ardına geliyor. Her gün gölün çekilmesi sonrası yeni bir yerleşim yeri ve kalıntı ortaya çıkıyor. Şimdiye kadar görülmemiş bir hızla çekilen Van Gölü’nün altındaki sırlar gündemi meşgul etse bilim insanları bu çekilmenin hayra alamet olmadığını söylüyor.
Türkiye’nin en büyük gölü ve dünyanın ise en büyük sodalı gölü ünvanına sahip Van Gölü, küresel ısınma ve iklim değişikliği tehlikesiyle karşı karşıya. Küresel ısınma göl sularının yok olmasına neden olurken gölün kimyasal ve biyolojik yapısını da değişikliğe uğratıyor. Daha çok gölün çekilmesi sonrası ortaya çıkan yapılar, yerleşimler, tarihi kalıntılar konuşulsa da esas mesele gölün ölmesi olarak dikkat çekiyor. Şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş bir çekilmenin yaşandığı bu süreçte bilim insanları küresel ısınma, düşen yağışlar gibi konuların bu çekilmede rol oynadığını söylüyor. Van Gölü'nün su seviyesinin düşmesine ilişkin açıklamalarda bulunan Van YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü’nün bu kadar çekilmesi normal bir olay değildir. Kapalı havzalar yağış ve kurak dönemlerde seviye farkı yaşarlar. Ama artık hep trend düşüşte olduğu için bu durumu normal karşılamak doğru olmaz.” Dedi. Alaeddinoğlu bu durumun ayrıca içme suyu konusunda da tehdit oluşturduğunu söyleyerek, “Topraktaki su bittiğinde kent içme suyu sorunu yaşayacak, kullanma suyu sorunu yaşayacak. Buda çok uzak değil 20 yıl içerisinde gerçekleşmesi bekleniliyor.” Diyerek korkunç bir senaryoyu da paylaşmış oldu.
SON DÖNEMLERDE BÜYÜK ÇEKİLME OLDU
Küresel iklim değişikliği ve hava şartlarına bağlı olarak su seviyesinin belirli periyotlarda değişen Van Gölü'nde, son yıllarda önemli oranda su kaybı yaşanıyor. Türkiye'nin en büyük gölü olan ve bölge halkı tarafından "deniz" olarak adlandırılan Van Gölü'nün kıyı kesimlerinde küresel ısınma nedeniyle yaşanan çekilme dikkat çekiyor. Edremit ilçesindeki kıyı kesimlerinde 200 metrenin üzerinde yatay çekilmenin yaşanmasıyla Enginsu Mahallesi'ndeki bazı yurttaşların arazileri ve önceden batan balıkçı tekneleri ortaya çıktı.
VAN GÖLÜ, KÜRESEL ISINMA TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYA
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu da konuya ilişkin Şehriva’na yaptığı açıklamada, küresel iklim değişikliğine bağlı olarak göldeki su seviyesinde geçmişteki gibi yükselmelerin yaşanmayacağını söyledi. Alaeddinoğlu, “Van Gölü ve kapalı havzalarda en önemli konuların başında küresel ısınma geliyor. Küresel olay dediğimiz şey gerçek ve hayatımızın içinde. Isınmanın yarattığı bir iklim değişikliği var. İkisi birbirinden farklı şeyler, birisi dünyanın ısınmasıyla ilgili diğeri ise dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan iklim değişikliğiyle ilgili. İklim de yaşanan değişiklik her yerde kendini farkı bir şekilde gösteriyor. Fakat bunlar pozitif veya olumlu anlamda kendilerini göstermiyorlar. Misal geçmişte yaşanan bir düzen var, doğa, insan ve canlılar bu ritme göre kendilerini ayarlamışlar ve birbirlerini destekleyen bir organizma gibi işliyorlardı.” İfadelerine yer verdi
“BU CİDDİ BİR TEHDİT”
Cümlelerine devam eden Dr. Alaeddinoğlu, şöyle devam etti: “Ancak bu küresel iklim değişikliğiyle birlikte bu ritim bozuluyor. Bundan sonra küresel iklimin etkisiyle farklılar ortaya çıkmaya başlıyor. Türkiye’den örnek verecek olursak, İç Anadolu Bölgesi tarım alanında en önemli bölgelerden birisi, şimdi ise birçok alanda kuraklığı hisseder durumda. Kuraklığın ortaya çıkması buharlaşmaya bağlıdır. Fakat İç Anadolu Bölgesi’nde yaşanan kuraklık sadece buharlaşma ile ilgili değil. Bu bölgede tahıl ilkbahar yağışlarına bağlıdır, yani bu aylarda yağmur düşerse üretim gerçekleşir. Eğer yağış düşmezse üretim gerçekleşmez. Çünkü orada bir su yok. İklim değişikliği ilkbaharda tahılın ihtiyaç duyduğu suyu bir ay geri çekerde o bölgenin ihtiyaç duyduğu suyu ortadan kalkar ve buda ritmi bozar. Orası artık tahıl veremez ve bir ay sonra düşen yağmurunda hayrı kalmaz. Bu ciddi bir tehdit.”.
YAĞIŞ TRENDİ HEP DÜŞÜŞTE
Havların özelikleri hakkında açıklama yapan Prof. Dr. Alaeddinoğlu, şunları söyledi: “İç Anadolu da kapalı bir havza ve Van Gölü havzasında kapalı bir havza şimdi kapalı havzaların şöyle bir özelliği vardır. Açık havzalara oranla yönetilmesi çok daha zordur. Küresel iklim değişikliği her bölgede çok etkilidir. Misal Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan buharlaşma gerçek buharlaşma değildir. Neden? Çünkü orada su yok ama Van Gölü havzasında su var. Yani buradaki buharlaşma gerçek. Fırat’ın Dicle’nin Güneydoğu’ya taşıdığı suların en büyük kaynağı Doğu Anadolu Bölgesi’dir. Orada aşırı buharlaşma yaşansa da bu su kaynakları orayı besliyor. Ama Van Gölü havzasının su kaynağı havzaya düşen yağışlara bağlıdır.”
SÜREKLİ BİR AZALIŞ SÖZ KONUSU!
“Van Gölü havzası diğer iller gibi küresel ısınmadan nasibini alacak. Bu sürecin sonunda her yıl bu buharlaşma devam edecek ve buda gerçek bir buharlaşmanın kanıtıdır. Van Gölü havzasında Van Gölü başta olmak üzere bir gölet bulunuyor. Bu göllerden buharlaşmalar gerçekleşecek buda göl seviyesinin uzun yıllar içerisinde yaşanan su seviyesindeki artış sürekli azalmaya doğru yol alacaktır. Bu trend bir düşüşe geçtiğinde Van Gölü tahmini 100 yıl içerisinde bir kuraklanmaya doğru gidecek. Geçmişte gölün etrafı zaten açık alanlardı, Urartular zamanında göllerin kenarlarına yapılar yapılmış. Erciş taraflarında çıkan kalelerin ve yapıların Van Gölü etrafındaki başka yerlerde de sık sık göreceğiz. Eskiden göl sularının yükseliş gösterdiği zamanlarda yapılar sular altında kalabiliyordu. Şimdi ise artık göl su sevilerinde sürekli bir azalış söz konusu olacak ve eskisi gibi su sevilerinde bir yükseliş olmayacaktır. Yükselmeler hepten yok olmuyor fakat azalışa göre yükseliş çok az olacaktır.”
YAĞIŞLARDA DA BÜYÜK DEĞİŞİM VAR!
Dünyanın en büyük sorunu ve kâbusu ile karşı karşıya kaldığımız belirten Prof. Dr. Alaeddinoğlu, şöyle devam etti: “Bunu birçok zaman dile getiren bilim insanları var. Fakat bu konuda tam olarak bir farkındalık yaratılmadı. Van Gölü havzasında daha özel sorunlarda bulunuyor. Küresel ısınma buharlaşmayı artırır. Ancak küresel iklim değişikliği bu gölde iki soruna neden olabilir. Birincisi, eskiden Van Gölü havzasında yağışlar Ekim, Kasım ve Aralık ayında düşermiş. Bu aylardan sonra da kar şeklinde düşermiş. Araştırma sonuçlarına baktığımız zaman bu trendin değiştiğini görebilirsiniz. Sonbaharda düşen yağışlar İlkbahara kaymış durumda. Kar şeklinde düşen yağılarda yağmura dönüşmüş. Yani yağışın şekline ve trendinde bir değişiklik söz konusu.”
BİR BAŞKA KORKUNÇ SENARYO DA VAN’IN SUSUZ KALMASI!
Cümlelerini sürdüren Prof. Dr. Alaeddinoğlu, “Yağışlar kar şeklinde düşmeye devam etseydi, eridiği zaman toprağın tutucu bir tarafı var. Toprak suyu tutar ve içme suyu için kaynak suyu oluşturur. Fakat eğer yağışlar sağanak şeklinde düşerse toprak onu içine çekemeden yüzeysel akışa geçiyor. Ve kullanma ihtimalimiz kalmıyor. Topraktaki su bittiğinde kent içme suyu sorunu yaşayacak, kullanma suyu sorunu yaşayacak. Buda çok uzak değil 20 yıl içerisinde gerçekleşmesi bekleniliyor. Şimdiden öngörüp tedbirler alınmazsa korkarım o gün geldiğinde bu sorun çözülemeyecek. O gün sadece bu sorun ile boğuşacaklar. Sorunu şimdiden ele alıp kapalı havza yönetimleri oluşturup tedbirlerin alınması gerekir. En temel sorun içme sorun olmadan bu konuyu ciddiye almaları gerekir.” İfadelerini kullandı.
VAN’IN TARIMI VE HAYVANCILIĞI DA ETKİLENECEK
Yarın bu sorun için çok geç olacağını vurgulayan Dr. Alaeddinoğlu, “Havzanın su ihtiyacını önümüzdeki uzun yıllar için alan yönetimi ve modeli oluşturularak, konu uzmanları, kanaat önderleri ve yerel yetkililer bu konuya ilişkin karar alıp hayata geçirilmeliler. Çünkü şimdi model oluşturmaya başlarlarsa 10 yılda anca bitirirler. Barajlar mı yapılacak ya da göletler mi oluşturulacak? Ne yapılacaksa biran önce yapılmalı. Aksi takdirde geç kalınacak ve ciddi bir tehdit olarak görmeliyiz. Şuan sorun yok ama trend bunun ileriki bir zamanda çok büyük bir sorun olacağını gösteriyor. Bu olaylar Van’daki tarım ve hayvancılığı da kötü etkileyecek su olmadan tarım yapılmaz ve tarım yapılmadığı takdirde hayvancılıkta yapılmaz.” Diye ekledi.
“VAN GÖLÜ’NÜN BU KADAR ÇEKİLMESİ NORMAL BİR OLAY DEĞİLDİR”
Son olarak Dr. Alaeddinoğlu, “Küresel ısınma gölün kimyasal ve biyolojik yapısını da çok kötü etkileyecek. Şimdi göldeki saf su buharlaşıp ayrılınca göldeki sodanın ve tuzun ya da kirliliği artacaktır. Olumsuz yönde bir sürece doğru ilerleyecektir. En önemlisi ise gölün etrafındaki sulak alanlardır. En önemli ekosistem alanları olarak bilinen sulak alanlar kuruduğu zaman hep övündüğümüz kuşlar artık gelmeyecekler ve onların yaşam alanları yok olacaktır. Van Gölü’nün bu kadar çekilmesi normal bir olay değildir. Kapalı havzalar yağış ve kurak dönemlerde seviye farkı yaşarlar. Ama artık hep trend düşüşte olduğu için bu durumu normal karşılamak doğru olmaz.” Şeklinde konuştu.
ŞEHRİVAN ÖZEL: ORHAN SAĞLAM-