Elazığ’daki yıkıcı deprem, Manisa’daki bitmeyen sarsıntılar, İstanbul’daki büyük deprem beklentisi derken felaketi yaşayan son il Van oldu. Merkez üssü İran/Hoy olan 5,9 şiddetinde iki deprem Van’da yeniden korkuyu hâkim kılarken artçı sarsıntılar o günden beri hiç bitmedi. Her gün deprem korkusu yaşayan Van’ın durumu ile ilgili konuşan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü Yer Fiziği Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Toker, Doğu Anadolu Bölgesi’nde son süreçte yaşanan depremler ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu.
TOKER: 44 YILLIK SESSİZ FAY HATTINA DİKKAT ÇEKTİ
Doğu Anadolu Bölgesi'nde son süreçte sırasıyla Elâzığ ve Başkale'de meydana gelen depremler sonrası çok sayıda vatandaşın hayatını kaybetmesinin ardından bu depremin büyük bir depremin habercisi olup olmadığı ve daha büyük bir deprem olur mu sorusu halk arasında tedirginliğe neden oldu. İran merkezli yıkıcı depremin izleri sarılmaya çalışırken Başkale ile birlikte tüm Van’da hissedilen o deprem Van’da 2011’de yaşanılan o korkuyu yeniden hatırlattı. O günden bu yana artçılar sürerken uzmanlar ardı ardına daha büyük depremler olabileceği uyarısını yaptı. Tedirginlik sürerken Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü Yer Fiziği Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Toker, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan depremlere ilişkin Şehrivan Gazetesi’ne önemli değerlendirmelerde bulundu. Toker, 2 yıl boyunca, 2011 yılında meydana gelen Van depreminde açığa çıkan enerjinin hangi bölgelere transfer edildiğini ve bölgede hangi fayları tetiklediği üzerinde araştırma gerçekleştirdiklerini kaydetti. Toker, Van depreminin, Erciş ilçesinin açıklarını ve Erçek Gölü’nün kuzeyi ile kuzey batısına yönelik stres transferi yaptığını söylerken Çaldıran Fay Hattına dikkat çekti. Toker, “Çaldıran fay hattı 44 yıldır çok sessiz ve sakin bir fay görüntüsü çiziyor. Geçmişe baktığımız zaman hareketli bir fay hattı, bu fay harekete geçmesi halinde mutlaka büyük bir deprem üretecektir” dedi.
VAN VE DEPREM ÜZERİNDE ARALIKSIZ ÇALIŞIYORLAR!
Van’daki depremler sonrası yaptıkları çalışmaları Şehrivan aracılığı ile paylaşan Toker, atım dağılımından coulomb stres transferine geçtiklerini, daha sonra bölgede tetiklenen fayların fay mekanizma çözümlerini hesapladıklarını belirterek, "Van Gölü’nün depremselliği ile ilgili çalışmalarımız halen devam ediyor. Her çalışmanın sonunda yeni soru işaretleri ortaya çıkıyor. Biz de bu soru işaretlerini cevap arıyoruz Özellikle Van Gölü’nün doğusunun depremselliği ile ilgili olarak yeni bulgulara ulaştık. 23 Ekim 2011 Van depreminin meydana geldiği fayın her bir noktasında atım dağılımını gerçekleştirdik. Merkezde 2,5 metre merkezin dışına yayıldıkça 1,5 metrelik atılımlar görüyoruz. Bu atımlardan hareketle biz stres transferini araştırdık. Acaba Van kırığı ile ortaya çıkan enerjinin nerelere transfer edildiğini ve bölgede hangi fayları tetiklediğini araştırdık. Bu yöntem Jeofizikte Coulomb stres transferi tekniği denilen bir yöntemdir. Biz o yöntemi Van fayına uyguladık" dedi.
TOKER, ERÇEK GÖLÜ KUZEYİNİ İŞARET ETTİ!
Hazırladıkları haritada Van Gölü’nün güneyinde kırmızı bir alan oluştuğunu ifade eden Toker, "Bu kırmızı alan Van depreminin 3 hafta sonra tetiklediği 5,6’lık Edremit depremini bize gösteriyor. Yani Van depremi 3 hafta sonra Edremit depremini bize işaret etmiş. Daha sonra bu Van fayının başka nereleri tetiklediğini araştırmak adına bir harita daha yaptık. Burada da Van depremi sonrasında kuzey ve kuzey doğuda tetiklenmiş alanı fark ettik. Bu da Erçek Gölü’nün kuzeyinde ve kuzey batısına, Erciş açıklarına yönelik bir stres transferi olduğunu göstermekte. Yani Van depreminin oralara stresi transfer yaptığını görüyoruz. Sonrasında bu kırmızı alanda acaba deprem üretecek ne tür aktif faylar olduğunu araştırıp bulduk. Zamanını bilemesek de buralarda yüksek bir sismik potansiyelin olduğunu tahmin ediyoruz" diye konuştu.
“İLK DEPREM İKİNCİ DEPREMİ TETİKLEDİ”
Başkale’de meydana gelen depremin normal faylanmalı bir deprem olduğunu ifade eden Toker, oluşan ilk depremin ikinci depremi tetikçisi oluğunu ifade ederek şunları ifade etti: “İran Hoy kentinde meydana gelen 5.9 şiddetindeki deprem ikinci depremin oluşmasına neden oldu. Gerçekleşen deprem normal faylanmalı deprem olarak değerlendiriyoruz. Depremin meydana geldiği fay İran’ın içerisine kadar uzanmaktadır. Başkale’de oluşan deprem sonucu çıkan enerji diğer fayları tetikleyebilir, bölgemizde artçı şoklar devam edecektir, normal bir süreçtir. Dolasıyla çevredeki irili ufaklı faylar tetiklenerek artçı şoklar oluşmaktadır” dedi.
ARTÇI DEPREMLER OLMAYA DEVAM EDECEK
Toker, artçı şokların Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki sismik hareketlilikten kaynakladığı ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölgemizde sismik hareketlilik zaman zaman devam etmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi fay yoğunluğu bakımından çok yüksek bir bölge her yerde irili ufaklı küçük küçük faylar var. Dolasıyla Arap levhasının yapmış olduğu kuzey-güney sıkıştırma küçük irili ufaklı faylar tarafından karşılanıyor. Karşılandığı için de küçük depremlerin yaşanmasına neden oldu. İlimiz gerçekleşen büyük depremin artçı şokları değildir. Dolasıyla küçük artçı depremler olmaya devam edecektir. Bölgemizde fay yoğunluğu çok fazla her fay kendisine ait enerji boşalımını gerçekleştirecektir” dedi.
DAHA BÜYÜK BİR DEPREMİN İŞARETÇİSİ DEĞİLLER!
Toker, büyük bir depremin oluşabilmesi adına arada uzun bir süre geçmesine dikkat çekerek şunları belirtti: “İlimizde 7.2 şiddetinde bir depremin daha gerçekleşmesi için en az 25-30 yıllık bir süre geçmesi gerekmektedir. Yaklaşık olarak 2011 yılından itibaren 20 yıl sonrasında belki bir riskten bahsedebiliriz, böyle bir öngörüde bulunabiliriz. Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki fay yoğunluğunun fazla olması, her yeri kırık olan bölgenin sıkıştırılması her fayın küçük depremlerin oluşturmasına neden olmaktadır. Bunlar normal süreçlerdir, daha büyük bir depremin öncü şoku olamazlar, büyük bir depremin oluşması adına çok erken diyebiliriz. Dolasıyla bölgemizde gerçekleşen depremleri artçı şoklar ve kendi başına küçük depremler olarak değerlendiriyoruz” diye ifade etti.
EN BÜYÜK TEHLİKE 44 YILLIK SUSKUN OLAN ÇALDIRAN FAY HATTI!
Dünya çapında ünlü fay hatlarının Doğu Anadolu Bölgesi’nde de yer aldığını vurgulayan Toker, bölgede bulunan fay hatlarına değinerek şunları söyledi: “İlimizde bulunan en ünlü fay hattı Çaldıran fay hattı dolasıyla bu fay hattımız çok önemli, özelliğine baktığımız zaman 2011 yaşanan 7.2’lik deprem bu yana takip ettiğimiz süre içerisinde Çaldıran fayı üzerinde hemen hemen hiçbir küçük deprem oluşmadı, ilimizde gerçekleşen küçük depremlerle bu fay hattı üzerinde de bir karşılık bulmadı. Çaldıran fay hattı 44 yıldır çok sessiz ve sakin bir fay görüntüsü çiziyor. Geçmişe baktığımız zaman hereketli bir fay hattı, bu fay hattının geçmesi halinde mutlaka büyük bir deprem üretecektir. Bunun dışında Gevaş-Gürpınar ve Edremit, Kalecik fay hattı var, Edremit fay hattı biliyorsunuz 2011 yılında 5.6 şiddetinde bir deprem üretti tekrar aynı depremi üretecektir. Bu depremin tekrarı önümüzdeki yıllarda tekrarı olacaktır, zamanını bilmemiz mümkün değildir”
Van’da, 23 Ekim ile 9 Kasım 2011’de meydana gelen 7.2 ve 5.6 büyüklüğündeki depremlerde 644 kişi hayatını kaybetti. Sadece Van değil, komşu iller hatta sınır ülkelerden de hissedilen deprem, kentte büyük yıkıma neden oldu. Erciş ilçesinin 3’te 1’i enkaza dönüşürken, 2 bin kişi yaralandı ve 252 kişi de enkazdan sağ olarak çıkarıldı. AFAD bünyesindeki Ulusal Sismoloji Gözlem Ağı’nın verilerine göre, deprem sonucu açığa çıkan enerji miktarının oldukça büyük olduğu, 23 Ekim’de ana şokun oluşturduğu enerjinin Hiroşima’ya atılan atom bombasının 33,2 katına, meydana gelen artçılar da hesaba katıldığında, açığa çıkan enerjinin 37 atom bombasına denk olduğu kaydedildi.
ŞEHRİVAN ÖZEL: HAMİT KARAKUŞ/HAKİM İNALÖZ -