Van balının son derece doğal ve lezzetli bir bal olduğunu ve Van balının rakipsiz olduğunu vurgulayan Tandoğan; “Balımız çok değerli ve çok kıymetlidir. Bizdeki balın tadında ve lezzetinde olan bir balı başka bir yerde mümkün değil bulamazsınız. Yani bu kadar doğal, bu kadar saf başka bir yerde üretilmez, biz balımızı rakipsiz görüyoruz. Ancak Van kamuoyunun bu işe biraz sahip çıkmalarını istiyoruz. Nasıl ki şehrin farklı bölgelerinde, ilimize has değeri olan örneğin İnci Kefali balığı ve Van Kedisi gibi görsel olarak bu değerler tanıtılıyorsa, Van balı için de bu tarz tanıtım amaçlı çalışmaların yapılmasını istiyoruz. Arıcılık kimseye maddi bir yük getirmez, yani bacasız sanayi gibi topraksız yapılabilen, istihdamı rahat olabilen bir tarım kolu, aslında bu tarım ve hayvancılığı tamamlayan bir tarım koludur.” dedi.
Türkiye, sahip olduğu kovan sayısı ve bal üretimi bakımından dünyada önemli bir yere sahip. Ülkenin yer aldığı coğrafik konumu sayesinde her bölgesinde arıcılık yapılabiliyorken, bu pazarın önemli kısmını Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgeleri oluşturuyor. Van’da da sahip olduğu doğal zenginliği ve bitki örtüsünden dolayı arıcılık ciddi boyutlarda yapılıyor. Arıcılık, Van’da yapılan bir iş kolu ve bu işle uğraşan, geçimini sağlayan çok sayıda aile var.
YAKLAŞIK BİN AİLE
Van’daki arıcılık sektörüne dair gazetemize özel açıklamalarda bulunan Van Arıcılar Birliği Başkanı Halil Tandoğan, Van’da yaklaşık bin ailenin arıcılık yaparak geçimini sağladığını belirterek, “Tarım İl Müdürlüğü resmi kayıtlarına ve bizdeki kayıtlara göre Van’da arıcılıkla geçinen yaklaşık bin aile bulunmaktadır. Bunun yüzde 60’ını Çatak ilçemiz oluşturuyor. Geçen seneki resmi rakamlara göre 140 bin arılı kovanımız mevcut” bilgisini verdi.
DAHA DA GELİŞEBİLİR
Arıcılığın Van’da istenen kapasitede olmadığını, bunun daha da gelişmesinin mümkün olduğunu ifade eden Tandoğan, “Arıcılığın bu bölgede halen yüzde 10 kapasitede olduğunu görüyoruz. Daha birçok ilçemizde arıcılık yapılmamakta, bilinmemektedir. Örnek verecek olursak Gürpınar ve Muradiye gibi ilçelerimizi arıcılığa alıştırmak lazım. Buralarda da yaygınlaştırmak lazım” dedi.
MARKALAŞMA
Üründe markalaşma konusuna da değinen Tandoğan, şunları söyledi:
“Markalaşma bir maraton yarışına benzer, yani markayı aldınız, bu iş bitti sayılmaz. Markalaşma yerel yönetimin, hükümetin, valiliğin, STK’lar gibi tüm kurumların bu işe inanarak, omuz vermesidir. Bir kişinin ya da bir sektörün yapabileceği bir iş değil, herkesin yapması lazım. Bizim birliğimiz kurulduğu günden bu güne, Van’da tescilli markalar bile yoktu, ama biz geldikten sonra 2005 tarihinde kayıt altına aldık. Şu ana kadar beş-altı firmamız kayıt altında, bir işletmede aranan belgeler bunlarda da mevcut, bizim bütün markalarımız, bugün piyasadaki tüm balcı arkadaşlarımızda dâhil, hepsinin marka tescilleri var. Van balının markalaşmasının ilimize de faydası var, yani ilin tanıtımına da faydası var, çünkü bu öyle bir ürün ki, ilimizi ziyaret eden insanlar Van balı aldıklarında bu ile bir katma değerdir. Ben şunu açıkça ifade ediyorum, bizler Van Kedisi ve Van Peynirinden bahsettiğimiz kadar Van balından bahsetmiyoruz. Hâlbuki ilin tanıtımlarında Van balından da bahsedersek balda inanılmaz bir güç haline geliriz, il dışına çıktığımızda bana da sorarlar, kahvaltıdan bahsederler, ben de diyorum ki; ‘kahvaltının baş tacı baldır.”
“MARİFET ÇİÇEKTE”
Van’ın kırsal alanında gözden kaçan önemli bir bal hazinesinin bulunduğunu anlatan Tandoğan, şöyle devam etti:
“Biz eşsiz bir kaliteye ve dünyanın rekabet edemeyeceği bir bala sahibiz. Bazı tüketiciler bize gelip söylüyor, ‘Karadeniz yemyeşil, oranın balı daha iyi’ diye, yok böyle bir şey! Bizim o gördüğümüz ağaçlar, çimler, yeşilliklerde çiçek yok ki, onlarda bitki yok ki. Bizim beğenmediğimiz ve bozkır dediğimiz bu bölgelerde yetişen, müdahale olmadan kendi kendine yetişen doğal kır çiçeklerinin balı inanılmaz kalitelidir. Endüstriyel bitki dediğimiz ayçiçeği, pamuk ve narinciye gibi bitkiler yok bizde, bu bitkiler bizde olmadığı için bizde arılar, doğada kendiliğinde yetişen binlerce çeşit çiçekten polen topladığı için bu üretilen doğal balın besin değeri ve kalitesi daha yüksektir. Balın kalitesi arıya değil çiçeğe bağlıdır, asıl marifet çiçektedir. Yapılan bir araştırma da bize gösterdi ki bölgemizde endemik çiçekler bulunmakta. Bölgemizin şöyle bir özelliği daha var; ülkemizde iklim biter bizde ise çiçek yeni açmaya başlar, neredeyse Ege’de ve Güneydoğu’da bal hasadı yapılmıştır. Bizde daha yeni yeni başlar ve daha iki ayımız da var hasat yapmak için. Biz eşsiz bir kaliteye ve dünyanın rekabet edemeyeceği bir bala sahibiz. Çevre kirliliğinin olmaması, sanayileşmenin olmaması, rakımın yüksek olması, bal içindeki kıvam dediğimiz nem oranı olmaması bu bala inanılmaz değer katıyor.”
SIRALAMADA NERDEYİZ?
Tandoğan, bal üretiminde Van’ın Türkiye sıralamasını da açıklayarak, şunları ifade etti:
“Ülkemizde ki resmi verilere göre, kovan başına ortalama 14-15 kilo iken, biz ortalamanın üzerindeyiz. Çünkü verim çok iyi, bölgede arıcılıkta az, ama sıralamaya gelince bal üretiminde biz Türkiye’de ilk 20 arasındayız. Özellikle bizim kovan sayımızla beraber dışarıdan gelen gezginci arıcılar tarafından da çok yoğun bir uğrak yeridir. Mesela belli dönemlerde bitkinin iyi olduğu dönemlerde diyebilir iz ki; Türkiye’deki her beş kovandan biri Van’dadır. Arıcılar birliği olarak bizim ufak tefek eksikliklerimiz var, makine donanım eksikliğimiz var, bunları artırmak lazım. Biz bu tür taleplerimizi zaman zaman bakanlığa yani muhatap yerlere bildiriyoruz. İşletme eksikliğimiz var yani işletmelerimiz küçük çaplı, daha fazla kovanla arıcılık yapmalıyız, daha büyük işletmelerle bal üretmeliyiz. Bunlar olmalı ama temel sebep şu; azar sıkıntısı, ürünümüzü iyi fiyata satarsak ve korsan ballarla ilgili önlemler de alınırsa bu sıkıntılar kalmayacak.”
HASAD EYLÜL’DE
Van’daki bal hasadının Eylül ayında başlayacağını hatırlatan Tandoğan, Van balının özelliklerine ilişkin de şu bilgileri verdi:
“Bal hasadımız Eylül’ün ilk haftasında başlayacak ve 20 gün kadar sürecek. Bugün itibari ile sezon iyi görünüyor, umut ediyoruz ki, inşallah bol kazançlı bir bal hasadı sezonu olur. Şunu söylemekte fayda var, bal çok fazla çiçekten toplanırsa insana yani vücuda daha fazla yararlıdır. Şayet tek çeşit çiçekten bal toplanıp derlendirilmişse bunun çok iyi bir besin değeri aslında yoktur. Birde balımızın şöyle bir özelliği var, bölgemizde nemin olmaması tam kıvama sahip bir bal veriyor. Ürettiğimiz bal var olan zengin çiçek çeşitliliğinden dolayı tam bal rengindedir. Ne koyudur, ne de açıktır, Ege ve Akdeniz balı bembeyazdır. Ama bizim balımız tam bal rengidir yani olması gerektiği gibidir. Balımız özellikle şifa kaynağıdır, insanlar bal alırken, ben şahidim birçok insan ağır şeker hastasıdır, diyabet hastasıdır, doktoru tarafından da tavsiye edilmiş, bizim balımız iddia ediyoruz ve söylüyoruz; bunu kullanan tüketicilerimiz de var, ağır şekeri olan bir kişi bal yemesiyle beraber hem iyileşiyor, şekeri tedavi ediliyor ve vücudun şeker ihtiyacını da karşılıyor. Uzmanlar da söylüyor, çocuk üşüttüyse, nezle olduysa, grip olduysa ilaç vermenize gerek yok. Sıcak ya da soğuk suya bir bal şerbeti yapın içirin diyor. Baş ağrısı için, kabızlık ve ishal gibi sayabileceğimiz birçok hastalığın tedavisinde yine bal etkin rol oynuyor.”
“VAN BALI’ TANITILSIN!”
Van’da üretilen balın büyük bir tanıtıma ihtiyacı olduğunu söyleyen Tandoğan, şunları kaydetti:
“Şuna da değinmek istiyorum, peynircilik, tabii ki katma değer sağlayan bir sektör, ama biz şunu da gördük, batıda bulunan birine hediye amaçlı peynir götürdüğünüzde onların damak tadına uymadığı için peynire bakmıyorlar, bizde çok önemli aslında, batının damak tadına uymayan bir üründür. Ama balda durum farklıdır, balı isterseniz paşaya götürün, isterseniz bakana götürün, bal çok değerlidir ve çok kıymetlidir. Bizdeki balın tadında ve lezzetinde olan bir balı başka bir yerde mümkün değil bulamazsınız, yani bu kadar doğal, bu kadar saf başka bir yerde üretilmez, biz balımızı rakipsiz görüyoruz. Van kamuoyunun bu işe biraz sahip çıkmalarını istiyoruz. Nasıl ki şehrin farklı bölgelerinde, ilimize has değeri olan örneğin İnci Kefali balığı ve Van Kedisi gibi görsel olarak bu değerler tanıtılıyorsa, Van balı için de bu tarz tanıtım amaçlı çalışmaların yapılmasını istiyoruz. Arıcılık kimseye maddi bir yük getirmez, yani bacasız sanayi gibi topraksız yapılabilen, istihdamı rahat olabilen bir tarım kolu, aslında bu tarım ve hayvancılığı tamamlayan bir tarım koludur.”
HABER: M. Selim KURT
KAYNAK: PRESTİJ GAZETESİ