Başbakan Davutoğlu'ndan PYD ve YPG açıklaması

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye'ye dönük yeni bir mülteci akınına mahal vermemek ve mültecilerin güvenli bir şekilde bulundukları yerde kalmalarını temin etmek üzere Cumartesi gününden itibaren Esad rejimi ve onun uşağı, Rusya'nın piyonu olan PYD ve YPG'ye yönelik hedeflere angajman kuralları çerçevesinde mukabelede bulunuyoruz" dedi.
 AK Parti Grup Toplantısı'nda partililere hitap eden Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rus ve rejim güçlerinin Halep'e yönelik hava bombardımanlarına tepki gösterdi.

Suriye'deki gelişmelerin hem büyük bir insanlık trajedisine hem de ulusal güvenliği doğrudan tehdit edecek bir hale dönüştüğünü belirten Davutoğlu, Rusya'nın DEAŞ'la mücadele kılıfı adı altında DEAŞ'ın dışında kalan bütün muhalif gruplara, sivillere yoğun bir şekilde saldırdığını vurguladı.

Davutoğlu, Suriye'deki gelişmelere ilişkin dün gece Başbakanlık Resmi Konutu'nda güvenlik yetkilileriyle görüştüğünü anlatarak, "Dün bana gece geç vakit geldikten sonra arkadaşları son durumu öğrenmek için gece yarısı konutuma çağırdığımda, Rus uçaklarının bombardımana tabi tuttuğu Tel Rifat ve Azez şehirlerinin resimlerini gösterdiler. Emin olun boş bir alan dahi yok ki bomba düşmemiş olsun. Evler, tarlalar, her yerde çukurlarla İHA'larla çekilmiş resimler. Bre insafsızlar ne istersiniz bu topraklardan? Hangi kirli hesabın adına bunları yapıyorsunuz?" dedi.

"SADECE DÜN AZEZ VE TEL RİFAT'A 200 SORTİ YAPTILAR"

Rus uçaklarının akıllı bomba kullanmadığını ve bu bilgiyi gerekli makamlarla da paylaştıklarını belirten Davutoğlu şunları kaydetti:

"Yaptığımız tetkikler şunu gösterdi ki Rus uçakları bombaları yüklüyorlar ve ellerindeki bütün bombayı tüketiyorlar. Nereye attıklarını da hiç hesap etmiyorlar. Sadece dün Azez ve Tel Rifat'a 200 sorti yaptılar. Düşünün, bir küçük kasabaya her bir sortide ne kadar bomba atıldığını. Niye atıyorlar biliyor musunuz? Çünkü ellerindeki süresi dolmuş bombaları tüketmeye çalışıyorlar. Bu kadar alçakta bir plan peşindeler. En önemli problemlerden biri mühimmat konusunda, süresi geçmekte olan mühimmatın tüketilmesi. Hem bir taraftan sivilleri öldürüyorlar, bir taraftan muhalefeti zayıflatıyorlar, bir taraftan rejime destek veriyorlar, bir taraftan da ellerindeki mühimmatı bitirerek bu mühimmatı kendi ülkelerinde tahrip ettiklerinde yol açılabilecek çevre zararlarını Suriye'ye taşımış oluyorlar. Bu kadar adice, bu kadar insanlık dışı bir plan içindeler. Sınırımızın hemen yanı başında DEAŞ dışında kalan bütün muhalif unsurları zayıflatmak üzere Türkmenlere, Araplara, Kürtlere yoğun bir saldırı gerçekleştiriyorlar.

Son günlerde Rusya, Esad ve PYD işbirliği halinde Türkiye ile Halep arasındaki son insani yardım koridorunu kapatmak üzere muhalif unsurları havadan ve karadan yoğun bir bombardımana tutuyorlar. Kuşatma altına alınan yiğit Halep, şanlı, gazi ve kahraman Halep'e yardım koridorunun kapanması ve Mare-Cerablus hattından muhaliflere yönelik saldırılarla on binlerce, yüz binlerce mülteciyi Türkiye'ye sığınmak üzere yollara dökmek istiyorlar.

Rusya ve Esad, PYD'yi kullanarak Suriye'nin kuzeyinde etnik yapıyı değiştirmek ve Halep'i rejim yanlısı unsurların hakim olduğu bir demografiye kavuşturmak üzere binlerce insanı yerinden yurdundan koparıyor. DEAŞ'la mücadele etme bahanesiyle uluslararası toplumdan meşruiyet sağlayan Rusya ve PYD, DEAŞ'a tek bir saldırı gerçekleştirmeden sadece Esad rejimine muhalif gruplara saldırarak Esad rejimini güçlendirme hedefi güdüyorlar."

"MUHALEFET İLERMEYE BAŞLAYINCA BÜYÜK ABİLERİNE GİTTİLER"

Bugünlerde iç ve dış çevrelerin, "Esad rejiminin ayakta kalmasını başarı olarak yansıttığını" söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bakın, 5 yıldır Suriye halkı hiçbir orduya, düzenli bir yapıya silaha ve mühimmata sahip olmayan Suriye halkı, önce Esad rejiminin uçaklarına direndi, varil bombalarına, kimyasal silahlara direndi. Esad rejimi onları yenemedi. Arkasından Esad, 'Ben yenemiyorum tek başıma siz de gelin' dedi, Hizbullah geldi, birlikte saldırdılar yine Halep ve İdlib'i düşüremediler. Arkasından İran'ı çağırdılar. İran generalleriyle, düzenli ordusunun unsurlarıyla Suriye'ye geldi. Şuana kadar İran basın organlarına göre 24 İranlı general Suriye'de öldü. O da yetmedi arkasından bütün coğrafyadaki, birçok ülkedeki Şii milisleri getirdiler, onlarla da Halep'i düşüremediler, Suriyeli halkı bastıramadılar. Bu yaz Halep'ten Hama'ya, Humus'a doğru muhalefet ilerlemeye başlayınca bu sefer büyük abilerine gittiler. Tarih boyu Müslümanlara zulmetmiş büyük abilerine. Doğu Anadolu'da Kürtleri, Türkleri katletmiş büyük abilerine, Rusya'ya gittiler, 'Sen gel, biz yapamıyoruz bu katliamı, sen tamamla' dediler, 'Sen daha iyi bilirsin katliamı, sen yap' dediler. Ve 30 Eylül'den bu yana bu alçak, bu hain, bu barbar uçaklar, sivil-asker, çocuk-yaşlı ayrımı yapmadan 8 bine yakın sorti yaptılar. Her bir sortide ne kadar canımızın şehit olduğunu siz hesap edin."

"Şimdi güya barışa doğru gideceğiz derken Münih görüşmesinde, aynı alçakça saldırıyı devam ettiriyorlar ki ateşkes sağlanmadan önce Türkiye'nin Halep'e olan koridoru kapansın ve Halep açlığa muhtaç edilsin. Bilmedikleri, hesap etmedikleri şey, Halep'in o yiğit insanlarının her şeye direndikleri gibi açlığa da direnebileceği" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Düşünün, bu kadar saldırıya karşı direnebilen Halep mi muzafferdir, dünyanın en barbar ordularıyla oraya yüklenenler mi muzafferdir? Sonunda zafer mutlaka inananların olacaktır" dedi.

"PYD VE YPG'YE YÖNELİK HEDEFLERE ANGAJMAN KURALLARI ÇERÇEVESİNDE MUKABELEDE BULUNUYORUZ"

Son olarak PYD'nin Rusya'nın hava desteğiyle Minnağ Havalimanı'nı ele geçirdikten sonra Türkiye sınırına çok yakın, 100 bin insanın yaşadığı Azez'e saldırı gerçekleştirdiğine dikkat çeken Davutoğlu, "Bu çerçevede Türkiye'ye dönük yeni bir mülteci akınına mahal vermemek ve mültecilerin güvenli bir şekilde bulundukları yerde kalmalarını temin etmek üzere Cumartesi gününden itibaren Esad rejimi ve onun uşağı, Rusya'nın piyonu olan PYD ve YPG'ye yönelik hedeflere angajman kuralları çerçevesinde mukabelede bulunuyoruz. Mukabelede bulunuyoruz, mukabelede bulunmaya devam edeceğiz" açıklamalarında bulundu.

Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bana ilk topçu mukabelesi angajman kuralları çerçevesinde yapıldığında Azez'den gelen sesleri arkadaşlar dinlettiler. Emin olun insanlar sokağa çıkmış, Türkiye'ye dua ediyor, haykırıyorlardı. Her biri Türkiye'ye teşekkür ediyordu, bütün dünyanın sustuğu bir anda onlara yardıma koşanlara teşekkür ediyordu. Bizi engellemeye çalışacaklar, engellemeye gayret ediyorlar. Bunlara karşı elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz. Bu son saldırıların Türkiye'yi hedef aldığı, Türkiye'nin sınır güvenliğini tehdit ettiği açıktır. Aynı şekilde yoğun bir mülteci akınına yol açan bu saldırıların Türkiye'nin yanı sıra Avrupa'yı da hedef aldığı ortadadır. Sayın Merkel'le son yaptığımız her görüşmede bu konuda mutabık kalıyoruz. Onun da bizim de Hollanda Başbakanıyla yaptığımız husus, Rusya'nın ve onun arkasındaki güçlerin temel hedefinin daha çok mülteciyi Türkiye'ye sürmek, etnik kıyım üzerinden demografiyi değiştirmek ve bu mülteciler üzerinden Türkiye ve Avrupa'yı baskı altına almak olduğu aşikar. Onun için Sayın Merkel dün yıllarca söylediğimiz bir teklifin haklılığını teyit ederek artık Suriye'de uçuşa yasak, güvenli bir bölge olması gerektiğini ifade etti. Eğer bu gerçeği 3 yıl önce fark etmiş olsaydı uluslararası toplum, şuanda katledilmiş olan on binlerce, yüz binlerce insan belki katledilmemiş, hayatta olmuş olacaklardı. Dünya bizim dediğimiz yere geliyor ama bu arada nice canlar feda ediliyor. Türkiye kendi sınırlarını korumak, güvenliğine tehdit oluşturan etnik temizliği engellemek, yeni bir insani trajediye ve yoğun bir mülteci akınına izin vermemek ve Suriye'nin tek gerçek umudu olan muhaliflerin zayıflamasını engellemek üzere gerekli gördüğü zaman, gerekli gördüğü yerde, gerekli gördüğü şekilde mukabele etmeye devam edecektir."

Siyaset Haberleri