7 Haziran seçimlerinin ardından gündeme gelen koalisyon tartışmaları, partilerin uzlaşma güçlüğü ve öne sürdükleri şartlar sonrası yerini erken seçime bıraktı. Özellikle Meclis Başkanlığı seçimlerinin ardından, muhalefetin 'AK Parti'siz bir koalisyon' hesabı yapamadığı göz önüne alındığında, erken seçim olasılıkları belirginleşti.
Peki AK Parti yeni bir seçimde ne yapar; oyları düşer mi, yoksa 7 Haziran'daki düşüşü yeni bir seçimle bertaraf edebilir mi?
"AK PARTİ AYNI OYU ALSA DA TEK BAŞINA İKTİDAR OLUR"
AK Parti'ye yakınlığıyla bilinen, Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, erken seçim ihtimalini ele aldığı bugünkü yazısında, AK Parti'nin yenilenecek ilk seçimde aynı oyu alsa da tek başına iktidar olacağını ileri sürdü. Dilipak'a göre, AK Parti oyunu bir tane bile artırmasa da tek başına iktidar olabilir. Peki bu nasıl olabilecek? İşte cevabı...
"İKİ ŞARTA BAĞLI"
Dilipak, bu ihtimalin gerçekleşmesinin iki şartla mümkün olabileceğini belirttiği yazısında; sandığa sahip çıkılması ve 'doğru düzgün bir seçim pusulası' yapılmasına işaret etti. Bağımsız adayların parti logolarının altında yer alması bazı seçmenler şaşırtmış; oy verdikleri partinin altına denk düşen kısımlara da mühür vurması yönünde kafa karışıklığı yaratmıştı. Dilipak pusulaların 'şaşırtmacalı' olduğunu ima ederek, '1.3 milyon geçersiz oy'u hatırlattı.
İşte Dilipak'ın o yazısından çarpıcı satırlar:
7 Haziran Genel Seçimleri’ne katılım yüzde 85 civarında oldu. Geçersiz oy sayısı ise 1 milyon 326 bin 434 oldu. Toplamda 54 milyon 537 bin 785 seçmenin, 47 milyon 184 bin 793’ü sandıklara giderken, 7 milyon 352 bin 992 seçmen sandığa gitmedi. 47 milyonda 9 milyon seçmenin iradesi sandığa yansımadı. Yani % 20 gibi bir oran bu. Sandığa giden 1 milyon 326 bin 434 vatandaşın oyu ise geçersiz kabul edildi. Geçersiz oyların sayısı, seçimden 5. parti olarak çıkan Saadet Partisi’nin 942 bin 27 olan oy sayısını geçti.
"SEMEN SAYISINA EŞİT HDP'YE OY..."
Burada dikkat çeken bir başka husus daha var. Şimdi daha iyi anlaşılıyor ki, aslında doğu ve güneydoğuda seçime iştirak sanıldığı ve iddia edildiği gibi çok da yüksek değilmiş. Birçok sandık bölgesinde ne seçmen ve ne de sandık kurulları, ne oy pusulası, ne de mühür görmüşler. Halkın demokratik partisi, oy pusulalarını mühürleyip, zarflayıp, sandığa da atmadan sayıma geçmiş. Sonuç, seçmen sayısına eşit HDP’ye oy.. Hatta bazı yerlerde heyecan ve aceleye getirmekten kaynaklanan seçmen sayısından fazla oy kayda geçmişler.. Bu bölgede gelmeyen de yok, iptal de. Sandık kurulu üyelerinden de ses seda çıkmıyor..
"HDP MİLLİ İRADEYİ GASBETMİŞ"
Yani HDP, eskiden CHP’nin yaptığı gibi, açık oy, gizli tasnif yöntemi uygulamış.
Yani sonuç şu ki, HDP’nin öyle bir oyu yok. HDP milli iradeyi gasbetmiş ve bunun sonucu olarak başkalarının yerine milletvekili göndermişler.
"HEDEF SAPTIRMA OPERASYONU"
Hatırlayın, seçim öncesi özellikle paralel yapı, seçimde hile yapılacağına dair öyle bir kampanya yaptılar ki, herkes AK Parti’nin seçim sonuçları ile oynayacağını düşünüyordu. Hatta “trafoya kedi girecek”, elektrikler kesilecek, o arada olanlar olacaktı. Meğer bu, kendi planları için bir hedef saptırma operasyonu imiş. Paralel yapı ile HDP arasında sağlanan diyalog sonucu bu işler halledildi.. Seçimde AK Parti çoğunluğu kaybedince kimsenin “gık”ı çıkmadı. Herkes sustu..
"AK PARTİ'NİN OYUNUN YÜZDE 45-46 SEVİYESİDNE OLMASI GEREKİR"
Evet, seçimde hile yapıldı. AK Parti bu hilelerden en fazla zarar gören parti oldu. Dahası, iptal edilen oyların büyük bir bölümü AK Parti’den gitti.. Bağımsız adayların listedeki yeri sorun oldu. AK Parti’nin oylarındaki iptal oranı 20’de bir yani, % 5 oranında.. % 41 üzerinden % 2 gibi bir kaybı var.. AK Parti’nin gerçek oyu, hile ve işgalleri hesaba katarsanız, % 44 gibidir.. Bu da tek başına tartışmasız bir iktidar için yeter de artar bile. Bugün doğru düzgün bir seçim yapılır, yani sandığa hakim olunursa ve iptallere yol açan planlama hatalarının önüne geçilebilirse, AK Parti lehine olumlu gelişmeler de hesaba katıldığında AK Parti’nin oyunun % 45-46 seviyesinde olması gerekir. Zaten hilenin önüne geçildiğinde hem seçime katılım düşecek, hem de HDP’nin oyu. Bu durumda AK Parti iki açıdan da sonuçta olumlu etkilenecek.. Yeni bir seçimde AK Parti dışında kimse mevcut kazanımını koruyamaz. AK Parti ise oylarında büyük artış sağlar.. Yeni bir seçimde SP - BBP ittifakı da mevcudu koruyamaz.. Eğer baraj engeli kalkarsa bu da diğer partilerde ayrışmalara sebeb olabilir.. Bütün bunlar AK Parti’nin işine gelecektir.
"ŞAİBE"
Aslında seçimin yenilenmesi, sadece parlamento aritmetiğinin ortaya çıkarttığı kriz kadar, şaibenin ortadan kaldırılması açısından da doğru bir tercih olacaktır.
Bu süreçle ilgili şu tesbit de önemli: Seçimlerin yenilenmesi kaçınılmaz gözüküyor. Hemen, bir kaç ay sonra ya da en geç bir yıl içinde seçim var. Bu süre ne kadar uzarsa AK Parti dışındaki partilerde erime ve bölünme de o kadar fazla olacaktır, ama Türkiye de o kadar zaman kaybetmiş olacaktır.
Sahi ortalıkta bunca iddia dolaşırken neden savcılık ceza hukuku açısından konuyu inceleme gereği duymaz, ya da Devlet Denetme Kurumu iddiaları soruşturmaz. Tamam seçimler tamamlandı. YSK açısından süreç tamamlandı ama, inceleyin, karşılaştırın bakalım sandık kurullarındaki seçmen kütüklerindeki imzalar o kişilere mi ait? O kişiler o gün oy kullanmış mı?
HDP’deki liberal, demokrat oldukları iddiasındaki, insan hakları savunucuları (!?) bu konuda ne derler acaba.. Selam ve dua ile..