Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Türkiye'nin özellikle geçtiğimiz 150 yılı sürekli yönetim tartışmalarıyla geçmiştir. Tanzimat'tan Meşrutiyet'e, Cumhuriyet'in ilanından çok partili sisteme kadar arayış bitmemiştir. Pek çok darbeyi, darbe girişimini, vesayet baskılarını da unutmamak gerekiyor. Yerli yerine oturmayan, iğreti duran bir duruma işaret ediyor. Anayasa değişikliğiyle yeni sistem arayışı bunun neticesidir. Meclis'teki sürecin tamamlanmasının ardından konu milletimizin huzuruna gelecek.
Seçimle gelinen görevlerin ilk basamağı muhtarlıktır. Demokrasinin ilk adımı muhtarlık, son kademesi Cumhurbaşkanlığıdır. Ülkemiz adına bu kadar önemli meseleyi istişare etmesi gerekenlerin başında siz muhtarla, şahsım geliyor.
İl ziyaretlerim sırasında da vatandaşlarımla doğrudan doğruya iletişim kurmaya, tavsiyelerini, eleştirilerini dinlemeye gayret gösteriyorum. Son yıllarda yaşadığım hadiseler bana şunu göstermiştir. Gönlünü, gözümü ve kulağını milletimizden ayıranların bu topraklarda kök salma şansı yoktur.
TERÖRLE MÜCADELE
Ülke ve millet olarak kısa sürede o kadar önemli hadiseyi üst üste yaşadık ki öncelik sırası yapmakta zorlanıyoruz. Esasen yaşadığımız sorunların hiçbiri bize mahsus olmamakla birlikte, bizi diğer ülkelerden ayıran çok önemli farklar vardır. Terör tüm ülkelerin sorunu olmakla birlikte, tüm terör örgütlerinin hedef aldığı tek ülke Türkiye'dir. Küresel ekonomik kriz, herkesi etkilerken Türkiye mali disiplininden taviz vermemiş, büyümesini belli bir çıtanın altına düşürmemiştir.
ULU ÇINAR BENZETMESİ
Ulu çınarın yanında bir kabak filiz vermiş. Yağmur ve güneşle hızla büyüyen kabak, neredeyse çınarın boyuna ulaşmış. Böbürlenen kabak çınara 'Sen ne kadar sürede bu hale geldin' diye sormuş. Çınar '90 yılda' derken, kabak 'Ben 2 ayda senin boyuna geldim' demiş. Yaprakları dökülen kabak, duruma şaşırmış. Çınar, 'Benim 90 yılda geldiğim yere sen 2 ayda geldiğin için ölüyorsun' diye cevap vermiş. Biz bulunduğumuz yere 2 ayda gelmedik; 2 bin yıllık devlet geleneğimiz, bin 400 yıllık medeniyetimiz, coğrafyamızda 1000 yıllık varlığımız vardır. Biz göçebe devleti değiliz. Kökü mazide olan ati bir devletiz.
Zulümle abad olan hiçbir ülke, hiçbir lider, hiçbir toplum yoktur. Biz büyüklerimizden haksız davada zirve olmaktansa, haklı davada zerre olmayı öğrendik. Onun için bugün yaşadığımız sıkıntılar canımızı yakabilir ama asla bizim için yıkım sebebi olmaz.
"O KAYMAKAM İÇİN GEREĞİ YAPILACAK"
Zaman zaman bazı şikayetler alıyoruz. Bir gazimizi aradım. Ve gazimiz evraklarını gönderiyor fakat evraklar işleme konmuyor veya ağırdan alınıyor. İlgili yerlere de durumu bildirdim. Buradan sesleniyorum, ey kaymakam sen kendini ne sanıyorsun, sen orada kalıcı mısın? O gazi kendini niçin feda etti, bu vatan için feda etti. Köprünün üstüne bu vatan, bu millet için yürüdü. Sen o makamda varsan o gazi için varsın, haddini bileceksin. Haddini bilmediğin zaman da haddini sana bildirirler. Nitekim, İçişleri Bakanıma da söyledim, gereği yapılacaktır. Çünkü bizim şehitlerimize olan borcumuz farklıdır. Bizler bunun gereğini aksatmadan yerine getirmek zorundayız.
"ÇILDIRIYORLAR, KISKANIYORLAR"
Ülkemizin son yıllarda ardı ardına yaşadığı sıkıntıların, yeni bir doğuşun, yeni bir yükselişin habercisi olduğuna inanıyorum. Milletimiz Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana ilk defa bu derece kararlı, metanetli, fedakar bir tutum içindedir. Gezi olaylarıyla milletimiz içinde hayat tarzı ve ideolojik farklılık üzerinde çatlak oluşturmaya çalıştılar. Oyunun arkasında dış güçler vardı, güçlenen Türkiye'yi parçalamak istediler. Oyun açığa çıktı, biz durduk mu, durmadık. Bundan dolayı çıldırıyorlar, kıskanıyorlar. Onun için paranı kısarız, dolarını kısarız. Neyi kısarsanız kısın. Bu millet küllerinde doğarak sizleri boğar.
Bölücü örgüt çukur eylemleriyle vatandaşlarımız devletinden koparmak istedi. Batıdan gelenler doğru Güneydoğu'ya gittiler. Bunlar ahlaksız. Oraya gidiyorlar devletin iş makineleriyle o çukurları açıyorlar, bunları görüyorlar ve hala onları savunuyorlar. Bunlar güvenlik güçleri girmesin diye açılmış. Ey Batı siz bunları savundunuz, arkasında durdunuz, yanında yer aldınız. Sizin bu dünyada özgürlük diye bir sıkıntınız, derdiniz yok. Özgürlük bu değil! Özgürlük bu insanlara insanca yaşama erdemini huzurlarına getirmektir. Özgürlük, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden, Marmaray'dan, Avrasya Tüneli'nde, Osman Gazi Köprüsü'nden, Çanakkale Köprüsü'nden, 1 numaralı havalimanından geçer. Biz terör estirilen Hakkari'ye havalimanı yaptık, onlar orayı bombaladı. Batı gitti yine onların yanında yer aldı. Biz inandığımız, bildiğimiz yolda, vatandaşımızın hizmetkarı olarak bu yolda devam edeceğiz.
Hiçbir yerde bu oyuna gelmeyen milletmiz terör örgütüne tarihinin en büyük darbesini vuran devletinin yanında yer aldı. Milli irade kendi temsilcilerinin yanında gerçekten güçlü bir duruş sergiledi. 7 Haziran-1 Kasım arasında Türkiye'ye siyasi belirsizlik üzerinden diz çöktürmeye çalışanlar çıktı. 15 Temmuz darbe girişimi bu başarısızlıkları kırmak için yapılan en önemli ataktı. Milletmiz bu ihaneti gördü ve onu da başarısızlığa uğrattı. Ben bu milletle gurur duymayacağım da kimle gurur duyacağım.
"GÜN GELİR HESAP DÖNER"
Suriye sınırımız boyunca terör hattı oluşturarak, bizim tarihimizle, kardeşlerimizle aramıza girme hesabına girdiler. Sınır ilçelerimizi vurmaya çalıştılar. Sabır, sabır, sabır ve buralara girdik. DEAŞ kaçıyor ve PYD ile de mücadele kararlı bir şekilde sürecektir. Eğer o bölgelerden benim vatandaşım sürekli tehdit altındaysa, onları koruma altına almak bizim görevimiz. Devlet bunun için var.
Irak'ta benzer oyun hazırlıkları içindeler. DEAŞ denilen, YPG denilen örgütlere verilen gizli-açık desteğin paratoner gibi bölgemize ve ülkemize çekmeye kalkıştığını çok iyi biliyoruz. Çok kısa bir sürede bitebilecek El Bab operasyonun gerisindeki sebeplerin gayet farkındayız. Bizim başımıza çorap örmeye kalkanlar, kendi başına ördükleri ağın farkında değiller. Bu kirli hesabın döneceği gün de yakındır. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.
"FİZİKİ SINIRLARIMIZ BAŞKA, GÖNÜL SINIRLARIMIZ BAŞKA"
Biz bu coğrafyada önce Selçuklu, ardından Osmanlı'yla büyük ve güçlü devletler kurduk ve yönettik. İtibarımızı koruyor olabilmemiz, gücümüzü zulme dönüşmemeye borçluyuz. Cumhuriyet döneminde de geçmişte yaşanan kimi sıkıntılara rağmen, herkesi kucaklayıcı yönetim anlayışımızı sürdürdüğümüze inanıyorum. Bizim fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır.
Milletimiz bunca saldırıya rağmen hala ayaktaysa, gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizin duası sayesindedir. Türkiye yıkılırsa, sadece bir ülke yıkılmış olmaz, nasıl dua ediyorlar biliyor musunuz? Medine'de bir Müslüman kardeşimiz, Suudi değil, televizyonda izliyorlar, iş ne zaman tersine dönüyor, kalkıyor oğluna diyor ki, 'Oğlum ne kadar paran var, al gel'. 92 yaşında, getiriyor paraları, valizde de var diyor onları da getiriyor. 'Oğlum, eğer o gece onlar Türkiye'de başarılı olsaydı biz her şeyimizi kaybederdik. Kabe'de bu paraları fakir fukaraya dağıt' diyor. Bu işin görünmeyen boyutu var. Bu millet çok seviliyor, ama biz de tüm dünyadaki ümmeti çok seviyoruz.
FETÖ soruşturmalarında 43 bin kişi tutuklandı, 95 bin kişi kamudan ihraç edildi. Daha bu temizlik yapılmış değil, devam edeceğiz. Bitecek. Döviz kuru üzerinden ekonomimize darbe vurulmaya çalışılıyor. Yatırımları engellemek için her fırsat kullanılıyor. AB başta olmak üzere pek çok kuruluş haksız ithamlar yöneltiyor. Stratejik ortak dediğimiz ülkelerin yalanlarını, riyakarlıklarını saymıyorum bile. Ne raporu hazırlarsanız hazırlayın, bizim raporumuzun sahipleri buradadır. Hans'ın, Corc'un hazırladığı raporlar bizi bağlamaz. Sanıyorlar ki her yerden saldırırsak, Türkiye'ye diz çöktürürüz, pes ettiririz.
Erdoğandan Batı'ya: Keser döner, sap döner
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 35. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu.