"Bin yıl sürecek" denildi. Utanç manşetleri ile tarihe geçti. Aradan tam 21 yıl geçti ancak halen yüzlerce kişi haksız yere cezaevlerinde tutuluyor. İşte Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen darbeye giden yol:
NELER YAŞANDI?
- 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan Türkiye Genel Seçimleri'nde merhum Prof. Dr. Necmeddin Erbakan'ın Genel Başkanı olduğu Refah Partisi, sandıktan birinci parti olarak çıktı.
- Koalisyon görüşmeleri sonucunda, Refah Partisi ile DYP koalisyon kurdu ve Erbakan Türkiye Cumhuriyeti'nin 23. başbakanı oldu.
- Laiklik kılıfı altında İslam'a daha rahat saldıran dönemin askerleri, bir Müslüman'ın başbakan olmasından duydukları rahatsızlığı yavaş yavaş belli etmeye başladı. 1996 senesinin Ağustos ayında Erbakan'ın YAŞ üyelerine verdiği yemekte yaşanan 'rakı' krizi, bunun ilk örneklerinden biriydi.
- Necmettin Erbakan, 1996 senesinde Yüksek Askeri Şura (YAŞ) üyelerine yemek verdi. Yemekte, Oramiral Güven Erkaya garsona, "Bana rakı getirin evladım" diyerek rezilliğin dibine vurdu. Bu olay, gazetelerin manşetlerine kadar taşındı.
- Rakı krizinden kısa süre sonra, herkes safını belli etmeye başlıyordu. Dönemin Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen ve dönemin Yargıtay Başkanı Müfit Utku, adli yıl açılışında bir konuşma yaptı ve konuşmalarında Şeriat ile laikliği gündeme getirdi.
ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI
- Bu olayın üzerinden yaklaşık iki hafta geçtikten sonra ise TÜSİAD, ekonominin kötüye gitmesini bahane ederek erken seçim çağrıları yapmaya başladı. Halkın oylarıyla seçilen bir başbakandan duydukları rahatsızlığı onlar da gizlemeye gerek duymadı.
YURT DIŞI SEYAHATLERİ VE GENSORU
- Bu dönemde Erbakan'ın yurt dışı ziyaretleri tepki çekti. Önce İran, sonra Mısır, Libya ve Nijerya ülkelerine yaptığı ziyaret çeşitli kesimler tarafından eleştirilmeye başlandı. Bu ziyaretlerden rahatsız olan siyasiler, Libya gezisi hakkında meclise gensoru verdi, ancak bu gensoru kabul görmedi.
MÜSLÜM GÜNDÜZ ÜZERİNDEN TARİKATLARI ZAN ALTINDA BIRAKMAYA ÇALIŞTILAR
- 1996 senesinde ülke genelinde faaliyete başlayan Aczimendiler, özellikle İslam karşıtı medyanın hedefi haline geldi. Asıl hedefleri İslam olan kartel medyası, Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin'in görüntülerini adete canlı yayınlayarak, ikisi üzerinden İslam'a ve Müslümanlara saldırmaya başladı. Müslüm Gündüz üzerinden istedikleri düşmanlığı tam anlamıyla yapamayınca, sahte şeyhleri piyasaya sürerek onlar üzerinden Müslümanlara saldırmaya devam ettiler.
- 3 Kasım'da ise, tüm Türkiye'yi derinden sarsan 'Susurluk' kazası meydana geldi. Erbakan'ın bu kaza hakkında "Fasa Fiso" demesi, İslam düşmanlarını harekete geçirdi. Bu olayın ardından dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar istifa etti. Yerine ise Meral Akşener getirildi.
- Aralık ayının başlarında, Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, başbakan Erbakan, Çalışma Bakanı Necati Çelik ve bazı milletvekilleri hakkında suç duyurusunda bulundu.
KEMAL GÜRÜZ'ÜN OKUDUĞU DEKLARASYON
- 10 Aralık tarihinde toplanan Rektörler Komitesi, yayınladığı deklarasyonda Susurluk konusunda hükümete uyarılarda bulundu ve basına baskı yapıldığını iddia ederek bu konuda da çeşitli suçlamalarda bulundular. Söz konusu deklarasyonu, dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz okudu.
- Bu olaydan yaklaşık 2 hafta sonra siyasi kargaşa nedeniyle bazı DYP'li milletvekilleri istifa etti. İstifa eden milletvekilleri, Hüsamettin Cindoruk'un başkanlığında Demokratik Türkiye Partisi'ni kurdu.
MEŞHUR İFTAR YEMEĞİ
- İslam düşmanı kesimi kudurtan en büyük olay, merhum Erbakan'ın 11 Ocak 1997 tarihinde Başbakanlık Konutu'nda tarikat şehylerine verdiği yemekti.
- Erbakan'ın kanaat önderlerine verdiği bu iftar yemeği, irtica söylemlerinin artmasına neden oldu.
MEDYA, ASKERİ KÖRÜKLEDİ
- Aynı dönemde medya, Ayasofya'nın ibadete açılacağı, Taksim'e cami yapılacağı manşetleriyle askerleri resmen harekete geçirdi.
- Yüksek rütbeli subaylar, Gölcük'te "irtica" toplantısı gerçekleştirdi. Bu toplantı gazetelerde, "Orgeneral rütbesindeki 9 komutanın 72 saat boyunca üst üste toplantı yaptığı" şeklinde haberleştirildi. Aynı zamanda söz konusu toplantıda, askerlerin "irticanın iktidarda olduğunu tartıştıkları" da yazılıp çizildi.
- Demokrasi tarihine adını kara leke olarak geçiren tarihi MGK'ya 1 ay kala medya, irtica haberlerinin sayısını artırarak İslam'a karşı tavrını ciddileştiriyordu.
SİNCAN BELEDİYESİ'NİN KUDÜS GECESİ VE 'CİHAT'
- 30 Ocak gecesi, Sincan Belediyesi tarafından Kudüs Gecesi düzenlendi. Geceye İran Büyükelçisi Ali Rıza Bugheri de katıldı. Kudüs Gecesi'nde sahneye konan 'Cihat' isimli oyun ise, günlerce gazete manşetlerini süsledi ve adeta bardağı taşıran son damla oldu.
- Belediye Başkanı Bekir Yıldız tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Star muhabiri Işın Gürel ise saldırıya uğradı.
- Ertesi gün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Refah Partisi'ni Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı davrandığı iddiasıyla uyardı. Ardından dönemin başsavcısı Vural Savaş, Erbakan'ın ülkeyi iç savaşa sürüklediğini söyleyerek ortalığı iyice kızıştırdı.
SİNCAN'DA TANKLARIN YÜRÜMESİ
- 4 Şubat'ta asker, Erbakan ve hükümetine adeta gözdağı verdi. 20 tank ve 15 zırhlı araçla, Sincan'da geçiş yapıldı. Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, "İrtica, PKK'dan daha tehlikeli" diyerek skandal bir açıklama yaptı.
KAOS SÖYLENTİLERİ
- Dönemin siyasileri, Erbakan'ın asker tarafından indirilmesini açık açık söyleyemedikleri için, gergin olan ortamı daha da germeye çalıştı. Şubat ayınn başlarında ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, "Türkiye kaosa gidiyor. Güçbirliği yapmaya hazırız." açıklaması yaparken, Cindoruk ise "RP düzeni silahla değiştirecek" beyanını verdi.
- 5 Şubat'ta dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Erbakan'a birkaç mektup gönderdi.
- Başbakan Erbakan karşılığında "Ordu da, Demirel de bizden çok memnun" dedi ancak 5 Şubat'ta Demirel'in gönderdiği uyarı mektubu her şeyi özetliyordu.
- 11 Şubat günü, Ankara'da sözde irtica karşıtı kadınlar toplanarak bir yürüyüş gerçekleştirdi. "Şeriat'a Karşı Kadın Yürüyüşü" ismini verdikleri yürüyüşü gazeteler, "irtica korkuyusuyla toplanmış kadınlar" olarak görüyorlardı.
VE EN UZUN MGK TOPLANTISI...
- Tarih 28 Şubat 1997... En uzun Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından Başbakan Necmeddbin Erbakan'a yapılan baskılar iyice arttı. O MGK'da "bin yıl sürecek" denilen süreç için önemli bir viraj dönülüyordu.
- Gazetelerin günlerdir birinci sayfalarında işaret ettiği tarihi MGK toplantısı yapıldı. Alınan karalar hükümete bidirildi, laiklik konusunda yasaların uygulanması istendi.
- 4 Mart günü, Erbakan MGK kararlarını yumuşatılmasını istedi ve bu talebinin gerçekleştirilmemesi halinde imza atmayacağını belirtti.
- Medya ve askerin baskıları yüzünden, merhum Erbakan daha fazla dayanamadı ve 13 Mart günü MGK kararlarını imzalamak zorunda kaldı. Daha sonra yaptığı açıklamada Erbakan, bu kararları değil sadece ön yazıyı imzaladığını söyledi.
- Bir süre sonra MGK Kararlarını Uygulama Komitesi kurularak ülke çapında sözde "İrticaavı" başladı.